CHP’nin başarı formülü:

AK Parti’nin muhafazakâr olmayan versiyonu olabilmek

CHP yine karıştı. Olağanüstü kurultay için imzalar toplanmaya başlanmış bile. Kaset komplosuyla devrilen ve o zamandan bu yana bir başarısızlık için pusuda bekleyen ekibin karşı atak başlattığı görülüyor.
Bu partinin iç çekişmelerini izlemeyi her zaman çok sıkıcı bulmuşumdur. Önümüzdeki aylarda yine yaşanacak olan klik mücadelelerini yakından izleyeceğimi de hiç sanmıyorum. Ama bu partide önümüzdeki dönemde yaşanacak olan çalkantının esasına ilişkin olarak bir şeyler söyleyebilirim.

Seçim sonuçları, Kılıçdaroğlu ekibine biçilen “hem değişmiş gibi yapmak hem de en temel noktalarda değişmemek” şeklinde tarif edilebilecek misyonun “imkânsız misyon” olduğunu bir kere daha ortaya koydu.

Halkın CHP’ye verdiği mesaj, böyle iki arada bir derede kalarak devam etmesinin mümkün olmadığıdır. Hem Ergenekon sanıklarını partinin çatısı altında korumaya alarak hem de Kürt meselesini çözmekten bahsetmek; bir yandan değişim ve özgürlük deyip bir yandan da askeri vesayet rejimi ile dirsek temasını sürdürmeye çalışmak, idare edilebilir bir pozisyon değildir.

CHP örgütü bir karar vermek zorunda. Kuruluşundan bu yana taşıdığı “Devletin Partisi” niteliğini değiştirip, sivil bir partiye mi dönüşecek; yoksa dönüşür gibi yapmaya devam edip böyle kuyruk gibi ne uzar ne kısalır halde hayatını sürdürmeye devam mı edecek?

İktidar olmaya mı çalışacak; yoksa on yıllardır yaptığı gibi ana muhalefet olarak kalmakla yetinecek mi?

CHP’nin büyüyebilmek için tek şansı, AK Parti çizgisinin muhafazakâr olmayan versiyonu haline gelebilmektir.

Hem, AK Parti’nin başardıklarını başaracak; yani Müslüman halkla gerçekten barışacak, anakronik laiklik anlayışını terk edecek; bürokratik vesayetle bütün bağlarını koparıp sivil bir hareket haline gelecek; Türkiye’ye sanal bir kimlik giydirmeye çalışmaktan vazgeçip ülkenin gerçek kimliği ile barışacak; Kürt meselesinde tarihinden gelen hakim ırk şovenizmiyle hesaplaşacak; liberal ekonomiyle ilgili takıntılarından kurtulacak ve Türkiye’yi global ekonomik sisteme entegre etme konusundaki tereddütlerini yenecek; sosyal demokrasinin müzmin muhalif; iş yapmak yerine mızırdanmak şeklinde özetleyebileceğimiz tutumunu terk edip hizmette AK Parti kadar becerikli ve iş bitirici olacak…

Hem de bütün bunlara ek olarak AK Parti’nin özel alana ait meselelerde ortaya çıkan (aile yapısı-kadın-içki-eğlence biçimi-zaman zaman tek tip ahlakın dayatılması) muhafazakâr hayat tarzına karşı daha liberal, daha özgürlükçü bir alternatif oluşturacak…

Bunu yapabilirler mi bilmiyorum. Ama eğer yapmak niyetindeyseler, gerçekten yapmaları, yapmış gibi göstermeye çalışmanın bir faydası olmayacağını anlamaları gerekiyor.

Halk, karşısında samimi liderler, samimi ve net partiler istiyor. Ve samimi olanı olmayandan ayırmakta olağanüstü bir yetenek sahibi. Karşısında hatasız liderler beklemiyor. Kendisinden oy isteyen liderlerin ve partilerin hatalarını tolere etmeye; zaaflarına anlayış göstermeye hazır. Yeter ki içten olduklarına inansın.

Erdoğan’ın bir lider olarak en büyük üstünlüklerinden biri bu… Kılıçdaroğlu’nun ise henüz sahip olamadığı…

Bugün, 18.06.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et