16 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” ile birlikte sanal para sistemleri ülkemizde yeniden tartışılmaya başlandı. Söz konusu yönetmelik ile Türkiye sanal para sisteminde düzenlemeye girişen az sayıdaki ülkelerden birisi oldu. Ancak bu düzenlemenin doğru bir adım olduğunu belirtemeyeceğim. Ne yazık ki bu yönetmelik bir şeyleri yasaklayarak çözüm elde etme mantığı ile hazırlanmış bir yönetmeliktir. Ve daha evvel Hür Fikirler’de yayınlanan ve Türkiye’nin sanal para sisteminde öncü ülkelerden birisi olmasını arzu ettiğim ve bu hususu işlediğim yazıdaki umutlarıma da bir darbe olmuştur. Ancak yine de ülkemizin çeşitli düzenlemeler ile sanal para sistemine dair çeşitli konuları yasaklamak yerine düzenlemek ve hukuksal zemine oturtmak yolunu tercih edeceğini umut etmekteyim. Çünkü, ilk olarak 1990’lı yıllarda üretilen (Bit Gold adlı kripto para) ve günümüzde kullandığı zincir teknolojisi (Blockchain) ile çığır açan sanal para sisteminin geleceğin finans sistemini oluşturacağını düşünmekteyim.
Öte yandan bu yazımda değinmek istediğim asıl konu ise sanal para sistemi değil, bu sistemin kullandığı teknoloji, yani blokzincir (blockchain) teknolojisidir:
Blockchain yani blokzincir teknolojisi, kısaca dağıtık defter ile kayıt sistemidir. Her bir zincir, diğer zincirlerinin özetlerini (block hash) de içererek, önceki zincire bağlanır ve bu zincir kaydı sistemdeki herkeste bulunur, onaylanır. Kayıtlar, tek bir defterde (defter-i kebir) tutulmaz. Bunun anlamı ise merkeziyetsiz bir sistemdir. Bu sistemin en büyük avantajı hiç şüphesiz güvenliktir. Bu sistem sayesinde kayıtlar değiştirilemez veya yok edilemez. Bu durum neredeyse imkânsıza yakındır. Bu durum sadece % 51 saldırısı ile yani sistemde bulunanlardan -aynı- değişikliği yapmak isteyen kötü niyetli kullanıcı sayısının (veya bilgisayar/güç oranının), iyi niyetli kullanıcı sayısından fazla olduğu durumlarda mümkün olabilmektedir. Blockchain işte bu güvenlik avantajı ve güçlü kayıt sistemi ile muazzam bir teknolojidir.
Diğer yandan zincir teknolojisi, 7/24 kullanıma açık bir sistemdir çünkü bu sistemde merkezi bir onay yoktur. Bu da blokzincir teknolojisinin kullanıldığı alanlarda çalışma sistemindeki sınırların (mekan-zaman) kalkması demektir.
Yukarıda açıkladığımız ve benzer bir takım avantajlara sahip olan blokzincir teknolojisi insanlık için çığır açan ve dönüştürücü bir teknoloji olarak görülmektedir. Dünyada, ABD başta olmak üzere çeşitli gelişmiş ülkelerde blockchain teknolojisinin geliştirilmesi ve uygulanması adına çeşitli platformlar ve enstitüler kurulmuştur. Türkiye’de de bildiğim kadarıyla Türkiye Bilişim Vakfı’nın önderliğinde Blockchain Türkiye Platformu isimli bir organizasyon kurulmuştur ve çalışmalarına devam etmektedir.
Blockchain teknolojisinin, çığır açan bir teknoloji olarak görülmesinin bir diğer sebebi ise avantajlarının yanı sıra kullanım alanlarıdır. Kullanım alanları oldukça geniş olan bu teknoloji; finansal işlemlerden tutun da sanatsal faaliyetlere kadar pek çok alanda kullanılabilecektir. Ancak öncelikli olarak; finansal sistemlerin bu teknolojiyi kullanarak güvenli bir biçimde 7/24 işlem yapılabilmesinin sağlanması planlanmaktadır. Böylece milyar dolarlarla ifade edilen bir tasarruf sağlanması da öngörülmektedir. Nitekim, finans dünyasının devi JP Morgan, küresel transferlerde blokzincir teknolojisini kullanmayı planlamaktadır.
Öte yandan, şirketler bu teknoloji ile şirket kayıtlarını güvenli bir biçimde tutabilecek, insan hatalarını minimuma indirecek, sorunların tespitini kolayca yapabilecek ve hukuki güvenliklerini daha net bir biçimde sağlayabileceklerdir. Örneğin Norveçli balıkçılar blockchain teknolojisi ile sahte etiketli Somon balığı satışlarının önüne geçmeyi planlamaktadır.
Devletler bazında ise şimdiye kadar bu teknolojinin kullanım alanları, Hindistan’ın seçimlerde kullanmayı planması, İsveç’in tapu kayıtlarının blockchain ile tutulmasını kararlaştırması, AB’nin blokzincir teknolojisini pasaportlarda kullanmayı planlaması başlıca örneklerden bir kaçıdır.
Blokzincir teknolojisinin bir diğer yönü ise akıllı sözleşmelerdir. Blokzincir teknolojisi ile desteklenen akıllı sözleşmeler, değiştirilemez, güvenli ve hızlı sonuçlar doğuran sözleşmelerdir. Kodlar ile programlanan bu sözleşmelerin yaygınlaşması ile hukuk dünyasında önemli bir adım atılmış olacaktır. (Akıllı sözleşmeleri, başka bir yazıda detaylıca incelemek istediğim için bu yazıda sadece değinmek ile yetineceğim.)
Son olarak, blokzincir teknolojisi konusunda, kamuoyuna yansıdığı üzere Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin çalışmaları olduğunu da ifade etmek gerekir. Ancak bu çalışmaların ne düzeyde olduğu, blokzincir teknolojisinin kamuda kullanılıp kullanılmayacağı, kullanılacaksa hangi alanlarda kullanılacağı ve projelendirmelerinin ne aşamada olduğu ile ilgili açıkçası net bir bilgi bulunmamaktadır. Umuyorum ki Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, en kısa sürede bu teknolojinin ülkemizde kullanımının yaygınlaştırılması noktasında adımlar atar ve Türkiye bu teknolojinin kullanıldığı ve geliştirildiği öncü ülkelerden birisi olur.
Stj. Avukat Haldun Barış, avbarishaldun@gmail.com
Konuyla alakalı detaylı bilgi için bakınız:
Blockchain Explained ,https://www.investopedia.com/terms/b/blockchain.asp, (Erişim tarihi Nisan, 2021)
History of Cryptocurrency ,https://www.thebalance.com/history-of-cryptocurrency-5119511 (Erişim tarihi Nisan, 2021)
Marco Iansiti; Karim R. Lakhani, “The Truth About Blockchain”, https://hbr.org/2017/01/the-truth-about-blockchain, (Erişim tarihi Nisan, 2021)
Serap ERÖZEL DURBİLMEZ; Sibel YILMAZ TÜRKMEN, “Blockchain Teknolojisi ve Türkiye Finans Sektöründeki Durumu”, Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, c.4 s.1
Blockchain Türkiye, https://bctr.org
Aslıhan TÜFEKCİ, Çetin KARAHAN; “Blokzincir Teknolojisi ve Kamu Kurumlarınca Verilen Hizmetlerde Blokzincirin Kullanım Durumu”, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/878312