Biz hâlâ Esed’e bakarken…

Türkiye kamuoyu, Suriye meselesinde gözlerini hâlâ Türkiye’nin düşürdüğü helikoptere, kimyasal silahların teslimiyle ilgili sürece, Esed’in cezalandırılıp cezalandırılmayacağına ya da ne kadar ömrü kaldığı gibi konulara kitlemişken, aslında Suriye krizinin içinden öyle bir “yan ürün” çıktı ki, bu “yan ürün” Suriye’yi de, Esed’i de önemsizleştirip dünyanın bütün güç dengelerini, Ortadoğu’nun çehresini değiştirmeye aday haline geldi.

Olan şu: Suriye krizinin arkasındaki güç olan İran, bu krizden çıkış çabalarını dünya çapındaki izole edilmişliğini kırmak için bir fırsat olarak değerlendiriyor ve ABD’yle ilişkilerinde yeni bir perde açıyor.

Evet; hiç olmayacak sanılan şey oluyor; Amerikan-İran ilişkilerinde mucizevi gelişmeler yaşanıyor. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Yahudiler’in Roş Aşana’sını kutlayan tweet atıyor örneğin… Yine Ruhani, Washington Post Gazetesi’ne yazdığı makalede ABD’ye radikal İslamcı teröristlere karşı işbirliği mesajı veriyor. Obama Ruhani ile mektuplaştıklarını açıklıyor. Yakın bir gelecekte karşılıklı görüşecekleri yönünde beklentiler var…

Görünen o ki, bu çift taraflı bir çaba. Obama yönetimi, Ruhani’nin gelişini ABD-İran ilişkilerinde yeni bir başlangıç yapmak için bir fırsat olarak değerlendirirken, yeni İran yönetimi de art arda bu umudu güçlendirecek mesajlar veriyor. İran’dan gelen “Suriye’de kimyasal silah kullanımının şiddetle kınandığı” açıklaması ve şimdiye kadar izlenen Esed’e koşulsuz destek politikasında bir değişikliğin ifadesi olarak “Suriye’nin geleceği hakkında Suriye halkının özgür iradesiyle vereceği karara saygılı olacakları” yolundaki demeçler bu açıdan anlamlı…
 
İç politikada da değişim sinyalleri

 
ABD için Suriye’deki iç savaşın hiçbir zaman sadece Suriye’den ibaret olmadığı; Suriye’yi Washington için önemli kılan temel faktörün İran olduğu ve Suriye krizinin İran dışlanarak çözülemeyeceği zaten hep vurgulanan bir noktaydı. İşte şimdi her iki tarafın da bu tespit doğrultusunda birbirine doğru adımlar attığı yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Ruhani ve eski Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin başını çektiği liberal kanat, sadece dış politika açılımları yapmakla yetinmiyor; ayrıca rejimin niteliği konusunda da önemli değişimlere hazırlanıyor.

Amerikan NBC televizyonuna konuşan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin İran’da internete getirilen kısıtlamalar hakkında söylediği “Halkım özgürce düşünebilmeli, konuşabilmeli ve internet yoluyla bilgi edinebilmeli. İnsanlar özel yaşamlarında tamamen özgür olsunlar istiyoruz” cümlelerini ve “Yakın zamanda vatandaşların haklarının korunması için bir komite kurulacak” şeklindeki açıklamasını dünyayla ilişkilerini normalleştirmeye çalışan İran’ın buna paralel olarak iç politikada da önemli adımlar atacağının işareti olarak okumak mümkün.
 
Sünni-Şii çatışması nasıl etkilenir?

 
Ruhani liderliğinin dünya çapındaki izolasyonu kırmaya çalışırken, bölgeyle ilişkilerinde de yeni bir döneme girme çabası göstermesini beklemeliyiz.

Bu konuda birbirinin zıddı analizlerle karşı karşıyayız:

Birinci analize göre, İran önümüzdeki dönemde sadece ABD ile ilişkilerini düzeltmeye çalışmayacak, buna paralel olarak Sünni dünya ile ilişkilerini de normalleştirmeye gayret edecek.

Bir başka görüşe göre ise, ABD-İran ilişkilerinin yumuşamaya girmesi sürecinde, bu iki ülke arasında Sünni İslami hareketlere karşı bir ittifak oluşması muhtemel. Bu analize göre, ABD açısından Sünni İslami hareketler Şiiler’den daha büyük tehdittir ve ABD özellikle Afganistan’dan çekildikten sonra, Taliban’ı durdurmak ve radikal Sünni akımları dizginlemek için İran’a ihtiyaç duyacaktır. Bu da bu iki ülke arasında ortak tehdide karşı bir ortaklık oluşturacaktır.

Görüldüğü gibi, Suriye Krizinin içinden yeşeren bu yeni konjonktür, Ortadoğu’da bütün kartların yeniden karıldığı, yeni ittifakların, yeni saflaşmaların ortaya çıktığı yepyeni bir tablo yaratmaya aday…

Peki yaşanan bu yeni süreç, Türkiye’yi nasıl etkiler? Arap Baharı’nı nasıl etkiler? Türkiye-İran ilişkileri, Türkiye ABD ilişkileri ne olur? Yeni durum, Türkiye’nin Suriye politikasında ne gibi değişiklikleri gerektirir? Ortadoğu’daki Sünni ve Şii toplumlar arasındaki fay hattında gerilim düşer mi, artar mı?

Bence artık Suriye tartışmalarında hâlâ eskiyi deşeleyip durmayı bir yana bırakıp düşünsel planda yeni bir faza geçmenin ve güncel soruları tartışmanın zamanıdır.
 

Bu yazı Bugün Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et