Beyaz Yaka Tembelliği

Türkiye, 2000’li yılarla beraber büyük bir değişime uğradı. Uzun yıllar az sayıda gencin yararlandığı yüksek okul eğitimi o kadar yaygınlaştı ki artık normal yetenek düzeyindeki her genç rahatlıkla üniversite eğitimi alıyor… Bunlara paralel olarak üniversite sayısı inanılmaz düzeyde arttı. YÖK verilerine göre; Yükseköğretimde yeni istatistikler belirlendi. 2022-2023 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistiklerine göre, Türkiye’deki 208 yükseköğretim kurumunda 6.950.142 öğrenci, 184.566 öğretim elemanı bulunuyor.

(https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2023/yuksekogretimde-yeni-istatistikler.aspx  26 Ocak 2024 ). 7 milyon üniversite veya dengi okula kayıtlı birey var. Her yıl yaklaşık 1 milyon genç üniversiteden mezun olarak hayata atılıyor. Bu mezunların büyük bölümü beyaz yakalı denilen gruptan. Yani, büro işi yapan, imza/onay yetkisine sahip uzman insanlar. Sorunumuz tam burada başlıyor, üniversiteyi bitirmiş gençlerden bir kısmı iş beğenmiyor. Bunu açalım: Ücreti yetersiz buluyor, işleri kendine uygun bulmuyor. İş statü ve saygınlık düzeyini düşük buluyor… Bu gruptan biraz daha başka bir grup var. Bunlar işte çalışmak istemiyor. Yani tembel… Doğrudan yakınlarına böyle ifade etmek yerine; “yurt dışında çalışacağım, filan işte çalışacağım, olursa devlette çalışacağım vb.” ifadelerle anne-babasına yeni şartlar sunuyor. Çevremizde bu anlattığım süreçte pek çok mimar, mühendis, hukukçu, vb. genç var… Neresinden bakılırsa bakılsın ciddi bir problem ile karşı karşıyayız… Peki bu tablonun sorumlusu kimler? Bana göre 2 kurum doğrudan sorumlu 1. Aileler 2. Eğitim sistemi ve üniversiteler.

Aileler

Günümüz anne babası maalesef kompleksli yetişti, yani kendi anne babasının eksik kusurları ile büyüdü. Sonra da kendi çocuklarını rahat ettirmek uğruna tembelliğe alıştırıyorlar. Yorumum kırıcı gelebilir, ancak gerçek bu… Küçük bir prens ve prenses gibi büyüyen orta sınıf aile çocuğu ilelebet bunu devam ettirmek istiyor… Ödevlerini yapmak, her sorun yaşadığında okula koşmak, evde hiçbir sorumluluk vermemek, para harcama makinası gibi yaşatmak, her şartta hep maddi ve manevi destek olmak gibi daha irili ufaklı pek çok davranış bu tembellik hastalığının ebeveynler tarafından yayılmasına neden olmaktadır. Kariyer planlama ile ilgili bir anne baba konferansında “Üniversiteden mezun gence harçlık vermeyin veya çok az verin” dedim. Orada bulunan herkes çok şaşırdı, açıkladım bu kez bana hak verdiler. Anne babalara birkaç öneride bulunalım:

  1. Çocuğun/gencin kendi yapabileceği her şeyi yapmasını sağlayın, onun yerine yapmayın.
  2. Okuldaki her engele/probleme müdahale etmeyin.
  3. Para harcama sistemini sağlam temellerde oluşturun,
  4. Bir işte çalışmasını sağlayın (yaşına vb. uygun olmak koşulu ile)
  5. Başkalarına yardım etmesini sağlayın (apartman komşusu için alış veriş yapmak vb.)
  6. Ona olan maddi desteğin “sınırı” olduğunu sık sık ifade edin, bundan taviz vermeyin.
  7. Diploma yanında farklı yetkinlikler kazanması için teşvik edin, yönlendirin.
  8. Staj yapıyorsa, iş yerine ziyaret yapıp yetkililer ile görüşün.
  9. İş başarısı konusunda yapıcı olun!
  10. İş kazancı konusunda da tutum ve söylemlerinize dikkat edin!
  11. İş değişimi gündeme gelirse, soğukkanlı olup somut bir plan oluşturmasını sağlayın.
  12. Mezun gence para vermeyin, ihtiyacı karşılanan kimse çalışmaz!
  13. Kendi evini, kendi ailesini kurmuş gence özellikle maddi desteği kesin!

Eğitim Sistemi ve Üniversiteler

Yetişmiş insan kaynağının çalışmaya karşı negatif tutum ve davranışlarının asıl sorumlusu maalesef okullarımız ve üniversitelerimiz. Aslında belediyeler de genel hazırcılığı teşvik edecek bir uygulamaya başladı. Okullarımız özellikle ortaokuldan itibaren çocukları çalışkanlığa teşvik edecek bir öğretim sistemini hayata geçirmemektedir. Sınıf kolayca geçilmekte, başarı belgesi almayan neredeyse hiç yoktur. Öğretim sisteminde hâlâ öğretmen etkin, öğrenci edilgen konumdadır. Bu da tembelliği teşvik etmektedir. Ödevler basittir, geçek yaşam gözlemi, katılımı okullarımızın gündeminde değildir. Burs ve krediler hiçbir çaba, çalışma, ürün veya proje yapılmadan verilmektedir. Staj uygulamasına gereken önem verilmemektedir. Liselerimizde, üniversitelerimizde sadece mezun etme diploma verme misyonu üstlenmiştir. Oysa 21. Yüzyılda farklı yetkinlikler kazanılması, öğrenilmesi ve hayata geçirilmesi gerekmektedir. Anne babalara yönelik yeterli kariyer planlama faaliyeti yapılmamaktadır. İş başarımı sadece “kazanç” odaklı tartışılmaktadır. Okulların ve Üniversitelerin izlemesi gereken birkaç öneri sunalım:

  1. Ders, sınıf geçmek zor olmalıdır. Yani, derste öğrenilmesi, uygulanması gereken beceriler kazanılmamışsa öğrenci derste/ sınıfta kalmalıdır.
  2. Burs ve kredi sistemi mutlaka çıktı başarımı odaklı olmalıdır. Bir proje, bir iş bir başarı üretmeyen para almamalıdır.
  3. Teorik eğitim, mutlaka çalışma hayatı ile paralel yürümelidir.
  4. İş yeri raporu, iş gözlem raporu gibi faaliyetlere yer verilmelidir.
  5. Öğretmen ve öğretim üyeleri çalışkanlık konusunda model olmalıdır.
  6. Kamu kurumlarında, sosyal çalışma kurumlarında gönüllü çalışmalar teşvik edilmelidir.
  7. Diploma ile birlikte, bireyin çalışma alışkanlıkları, ek becerileri transkripte yazılmalıdır.
  8. Mezun izleme sistemleri kurulmalıdır.
  9. Bazı liselerde ve üniversitelerin tamamında girişimcilik programı hayata geçirilmelidir.

Türkiye gelişmekte olan genç bir ülkedir. Her yıl yaklaşık bir milyon yüksek kapasiteli iyi eğitim almış kişi çalışma hayatına katılmaktadır. Bizler bu gruptan girişimcilik, inovasyon, patent-buluş yeni unicornlar bekliyorken, onların bir kısmı mesai saatlerine riayet edeceği akşam evine dönmek gibi rutin bir iş performansına ve bunu sürdürecek bir yaşam biçimine bile sahip değiller. Üstelik içinde bulundukları yaş çalışmak ve başarılı olmak noktasında en uygun zaman dilimidir. Bütün gün evde/kafede pinekleyen, sosyal medyada ahkâm kesen gruplar her bakımdan ciddi bir tehlikedir. Bu çok kritik probleme geç kalmadan eğilmek zorundayız.

Not: Unicorn girişim olmak için bir şirketin 1 milyar dolar veya daha fazla yatırımcı değerine ulaşması gerekiyor.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et