Erken seçim startının verilmesi ile birlikte uzun süredir gündemde olmayan ve göz ardı edilen konuları da tekrar duymaya başladık. Gündeme gelen bu konulardan birisi de klasik “bedelli askerlik” talebi.
Daha önce de bu konuda bir yazı yazmış, şöyle bir cümle kurmuş ve sormuştum: “Sadede gelecek olursak, bugün de bedelli bekleyenler var. Bedelli askerlik yarın bir gün ehemmiyetli kimselerin güzel evlatlarının hatırı için bir zaruret(?) olarak zaten çıkarılacak. Bu zaruret hasıl olmadan bu işin bir kurala bağlanması ve herkesin kabul edeceği bir çözüm üretilmesi gerekmez mi?” (6 Aralık 2017 tarihli Zenginimiz bedel verir… başlıklı yazım)
Kadere bakın ki birilerinin güzel evlatlarının hatırı için bir zaruret olmasa da seçim havası içinde bedelli askerlik konusu yeniden hatırlandı. Partilerin seçim vaatlerinde bulunmalarında her hangi bir mani yok, ancak böylesi önemli bir konunun sürekli ve keyfi bir şekilde kullanılması hiç de doğru değil, bir an önce hamasete boğmadan kesin bir şekilde çözülmesi gerekiyor.
Başbakan Binali Yıldırım: “Bedelli askerliğe bakış açımız olumlu. Orada istismar olmamalı sadece. Dikkate alınması gereken bir talep. Bedelli toplumsal talep yavaş yavaş biz askerlikte profesyonelliğe geçtik. Profesyonel askerliğe geçtiğimiz için bu dikkate alınacak bir konu. Buradan elde edilecek gelirin savunma sanayine harcanması gerekir.” dedi.
Başbakanın bu açıklamalarına her ne kadar Cumhurbaşkanı ve kendi partisinin sözcüsü “gündemimizde yok” açıklaması yapsa da seçim sonrası bir adımın atılabileceğini ima ettiler.
Bence bu seçim sürecinde tüm partilerin ve Cumhurbaşkanı adaylarının da bu konudaki fikirlerini açık ve net bir şekilde ortaya koymaları gerekiyor.
İlk açıklama İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray’dan geldi “Mazeretleri nedeni ile bedelli askerlik yapmak isteyen gençlerimiz için karar çıksın. Ancak bedelli askerlik yapacak gençlerimizden toplanan paralar, fiili askerlik yapan gençlerimize maaş olarak verilsin.”
CHP ve MHP’nin de bu konudaki tavırlarını açık ve net koymalarında fayda var.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu tartışmayı sadece Ak Parti ekseninde tartışması ve rakibine vurması bence siyaseten çok da doğru değil; eleştirmeli ama bu konudaki tavrını da net bir şekilde ortaya koymalıydı.
Ben tarafımı açık ve net olarak daha önce de ifade etmiştim. Bu nedenle siyasilerden tek istediğim bu işin bir kurala bağlanması. Her ne sebeple olursa olsun askerlik yapmak istemeyenleri zorlamak yerine gerekse seve seve ve gerekse mecburiyetten askere gitmek zorunda kalanları onore edecek bir düzenleme şart.
Kimse de kusura bakmasın zaten pek çok zenginin, siyasetçinin, kalantorun vs. vs.’nin çocuğu üstüne er elbisesi giyse de askerlik yapmıyor.
Peki, kimler askerlik yapıyor? O da belli zaten.
Hamasetle bu işler olmaz. Askerlik bir gönül işi ve her babayiğidin yapabileceği bir iş değil. Öyleyse yapanlar için de devletin bir şeyler yapması lazım. İkide bir bedelli var mı yok mu diye tartışacağımıza gönüllü giden gençlerimiz için ne yapabilirizi düşünmek daha doğru olur.
Bedelli askerlik yapmak istemeyenler için de makul bir bedel belirleyelim ve muaf tutalım. Bedel konusunda elimizde bir kriter olarak mesela asgari ücret alınabilir. Askerlikten muaf olmak isteyen kişiler Bir (1) yıllık asgari ücret karşılığı bir bedel ödeyerek muaf olabilirler.
Belki bazı mesleklerde de askerlik yerine zorunlu hizmet yükümlülüğü getirilebilir. Toplanan bedeller de gerek gönüllü olarak askere gidenlere maaş olarak ödenir ve gerekirse milli savunma için harcanır.
Daha önceki yazımda asgari ücretin üstü demiştim ama erlere hiç olmazsa vergisiz asgari ücret ödeyelim ve SSK primlerini de devlet olarak yatıralım ki bu insanlara karşı devlet olarak saygımızı göstermiş olalım.
Tekraren söylüyorum; bu tür konular keyfi tavır alışların konusu olmamalı. Seçim zamanları ya da kelli felli bazı efendilerin çocuklarının askerlik sorunları ortaya çıktığında hatırlanmamalı.
Eğitim, milli savunma ve güvenlik gibi konular siyaset üstü olmalı.
Amaç milletin mutluluğu ise tüm siyasal parti ve aktörlerin asgari müştereklerde buluşabilmesi şarttır.