Askerlikte ölmeyi reddetmek ölüme biraz daha yaklaşmak mıdır?
Hayatımızın devamlılığı birçok kontrol edemediğimiz faktöre bağlı olabilir. Bunu tam olarak bilemeyiz ve açıklamakta zorlanabiliriz. Hayatın karmaşıklığı ve bilinemezlerin çokluğu bizi bu durumda bırakır. Tercihlerimiz ve başımıza gelenlerin toplamı olarak da görebileceğimiz yaşamımızın tamamını düşünmek ve sürdürmek genel olarak sağlıklı bir insani varoluşun merkezinde yer alır. Böyle düşünürken karşımıza çıkan gerçeklik ve düşüncelerden bir tanesi de güvenliktir. Kendimizi devamlılık doğrultusunda korumak isteriz ve olabildiğince uzun olarak bu yaşamda kalmak isteyebiliriz – bunu reddenlerin varlığını da elbette hesaba katmalıyız -. Bu hayatta kalmak karmaşık ve girift oldukça da belki daha değerli hale gelir.
Yaşamanın korunması da yaşamanın kendisi kadar önemli ve geçerli olmaktadır. Güvenliğimizin sağlanması ise mutlak olarak önemlidir. Birey olarak başka bireyden olduğu kadar kollektif “varlıklardan” gelecek saldırılara ve tehditlere karşı korunmak da gerçek ve haklı bir iddiadır. Bireyin kendi içinde yaşadığı ülkedeki devletten korunmak kadar başka devletlerden korunması da önemlidir ve yaşamda önemli bir yere sahiptir. Güvenlik temel bir ihtiyaç olmaya devam ettikçe de devletten korunma ve devletin koruması altında yaşamak arasındaki tartışma da kendisine yer bulabilecektir. Güvenliğin bize sağladıklarının etkisizleştirilmesi geçersiz ise buna bağımlı olmak da kendi içinde mantıklı kalma olasılığını barındıracaktır.
Peki güvenliğin devletlerden sağlanması ne anlama gelmektedir? Güvenlik hizmetlerinin devletten alınmaması durumu bize neleri anlatır? Devletten güvenlik almadığımızda gerçekten daha güvenli mi oluruz? Tartışmaya değer sorular üzerinde düşünürken karşımıza çıkanlardan biri de devlet için ölmek ve devletin ordusu içinde ölmektir. Bu durum özellikle liberteryen siyaset içinde önemli bir yer elde eder. Devletin ordusunda ölmeyi reddetmek yaşam için son derece önemlidir. Bu düşünce doğrultusunda yaşam kurmaya çalışmak kendi içinde anlamlı ve gereklidir. Bir başka düşünce de birey eğer devletin sağladığı güvenlikten uzak kalır, kendi güvenliğini sağlamaya çalışır ve güvenliğini odak noktası haline getirirse bireyin güvenliğinin tehlike altında kalacağıdır. Liberteryen siyaset bunu reddeder. Devlet en saldırgan siyasal yapıdır ve ancak ondan korunursak ölümden olabildiğince uzak dururuz. Bu önemli ve geçerli bir düşüncedir.
Doğru bulmadığınız politika için ölmek
Devletin savaştığı ve düşman olarak gördüğü diğer bir ülke sizin için o kadar da kötü olmayabilir. Öyleyse neden içinde yaşadığınız ülke için ölesiniz ki? Düşünün ki totaliter kollektivist bir ülkedesiniz. Bu ülkenin dış politika çıkarları için ölmek liberteryen birey için ne kadar anlamsız olurdu. Aynı değerleri paylaşmadığınız insanlar için ölmek nasıl olurdu? Sizi köleleştiren bir askerlik sisteminin içinde ölmek…? Kapitalizmin doğru olduğunu düşünürken sosyalist bir yapının içinde “düşmanlara” karşı zorla savaştırılırken ölmek nasıl olurdu? Hepsinin de ötesinde bir devletin üst çıkarları için yaşamını kaybetmek zorunda olmak… Size ölmeyi emreden bir komutanın komutası altında ölüme doğru koşmaya ne demeli? Üstelik siz o komutan ile aynı değerleri taşımıyorsanız…
Elinizdekileri başkalarının iyiliği için almak isteyen bir devlete ne demeli? Sizin üzerinizde hak iddia eden toplum için ne söylemeli? Haklarınızı hiçe sayan devletin elinizdekileri aldıktan sonra bir de sizi ölüme göndermesi nasıl olurdu? Bireysel silahlanma taraftarısınız ve devlet buna izin vermiyor ama sizin elinize zorla devletin silahını tutuşturuyor. Bu nasıl olurdu? Sevmediğiniz insanların çıkarları için savaştırılmaya ne demeli? Yaşamınızı başkalarının karşısında değersizleştirmiş bir ülke için ölmek anlamsız olmaz mıydı? Kendi varlığınızın ötesinde bir varlığı daha değerli görmediğiniz halde başkaları için ölmekten daha kötüsü var mıdır?
Sizin için ahlâken geçersiz olanın size zorla kabul ettirilmeye çalışılması kesinlikle kabul edilemez. Ne devlet, ne ülke, ne diğer insanlar… Birey bunların çıkarları için kurban edilemez. Bunların askeri yapılarında belki de sizin beğendiğiniz bir siyasal yapıya karşı savaştırılmak da aynı şekilde işin içindedir. Liberteryen birey öncelikle kendisi için varolur ve altruist çıkarlar için yaşamı feda ettirilemez. Yaşamı başkalarının politikalarının ucuz bir öğesi değildir. Hiçbir çıkar, bireyin kendi yaşamına sahip olmasından daha ötesinde bir politikayı bireye uygulatamaz. Altruist çıkarlar için birey kendi eliyle kendi ölümüne götürülemez. En değerli hak bireyin yaşamına sahip olmasıdır.
Altruist ahlâkı reddetmek
Devletler sizden yaşamınızı onun için vermenizi istemekten çoğu ülkede geri durmaz. Yaşamınız onun için kolaylıkla kollektif çıkarlar için feda edilmesi gereken bir durumdur. Bunun ne kadar zararlı ve ahlâkî olarak yanlış olduğunu bilmek önemlidir. Başkası için kendi hayatını feda etmenin ne kadar soylu ve ulu olduğunu beynimize kazımaya çalışır. Liberteryen düşünce ile açıkça çelişen bu düşüncenin kendisine birçok ülke içinde kolaylıkla yer aldığını söyleyebiliriz. Devletler ve kollektif varlıkların çıkarları bireyin üzerinde yer almaya devam ettikçe bunun da devam edeceğini söyleyebiliriz.
Kollektif varlıklar yaşamanıza izin verdiğinde ise elinizdekileri başkalarına bir karşılık almadan vermenizi size söyler. Bu kabul edilemez bir durumdur. Neden bir başkası için insan elindekileri karşılığını almadan versin ki? Bu doğrultuda özel mülkiyete saldırmak kollektivist altruist ahlakın temel noktalarından bir tanesidir. Liberteryen siyaset ve bakış açısı bunu da reddeder. Bireyin ahlakından daha üstün bir ahlak tanımayan bu düşünce bireyin elindekilerin hiç uğruna alınmasına açıkça karşı çıkar. Bu aynı zamanda güvenlik açısından da böyledir. Birey liberteryen siyaset içinde istediği güvenlik aygıtını seçer ve kendi hayatını feda etmeden savunmayı bilir. Kimse onun elinden bu hakkını karşılıksız alamaz.
Ahlâken geçersiz bir ordunun içinde ölmeyi reddetmek liberteryen ahlâkın içerisindedir. Kendi yaşamından daha üstün bir ahlâk göremeyen liberteryen fikirler orduların baskıcılıklarını ve devleti kollayan yanlarını açıkça karşı konulması gereken düşünce ve eylemler olarak görürler. Bu durumun sadece ahlâkî yanı da yoktur. Böylelikle liberteryen bireyler çok daha kaliteli ve doğru güvenlik hizmeti satın alacaklarını da düşünürler. Rekabete açılmış bir piyasada pek çok farklı firmadan alınacak teklifler doğrultusunda kendi istediği güvenlik hizmetini seçerek yoluna devam etmek isteyeceğinden güvenli olmaya çok daha yakın olacaktır. Profesyonelleşen güvenlik sağlayıcılık açıkça bireyin haklı olarak hizmetinde olacaktır ve başkası için ölmeyi imkânsızlaştırma noktasında adım atacaktır. Kendi yaşamını feda etmek etkisizleştirilecek, kendisi için yaşamak önemli hale gelecektir.
7 Mayıs 2019