AK Parti’nin 2007 seçimlerinin ardından gündeme getirdiği ‘yeni anayasa’ya ve daha sonra MHP ve DTP ile denediği anayasa değişikliğine birileri hep ‘yöntem’ üzerinden itiraz ettiler.
Onlara bir önerim var; çok sevdikleri 1961 Anayasası’nın hazırlanışını incelesinler de bu ülkede anayasaların ‘normal’de nasıl yapıldığını görsünler. O ‘ilerici’ yöntemde uzlaşma ve toplumsal sözleşme bulurlarsa bize de söylesinler.
Ama malum, eğer anayasayı Kemalist askerler veya CHP, veya ikisi birlikte yapıyorsa uzlaşı da gerekmez, toplum sözleşmesi de!
İşte 1961 ‘yöntem’i tam da budur. Anayasayı yapan irade, ki Kurucu Meclis olarak bilinir, Milli Birlik Komitesi ve Temsilciler Meclisi’nden oluşur. Komite dedikleri 37 kişilik darbecilerden 14 kişinin tasfiyesinden geriye kalanlardır. 14’leri gönderenlerin İnönü’ye yakın takım olduğunu biliyoruz. Zaten bunların bir kısmı, gaspettikleri ‘daimi senatör’ sıfatının yanı sıra daha sonra CHP’den siyasete de girdiler.
Peki Kurucu Meclis’in diğer ayağı, Temsilciler Meclisi’nin kompozisyonu nasıldı? Öncelikle hepsi 27 Mayıs darbesinin destekçileri. Aralarında DP’den kimseler yoktur. MBK uydurduğu bir yasa ile DP’nin ‘icraat ve siyaseti destekleyenlerin’ bile Temsilciler Meclisi’ne üye seçilmesini yasaklamış.
Yani, 1957 seçimlerini esas alırsanız halkın % 48’inin, 1961 seçimlerine bakarsanız (AP ve YTP) halkın % 49’unun temsilcileri yoktur anayasa yapan heyette. Kafadan, halkın yarısının olmadığı bir anayasa yapım süreci işletilmiştir 1961’de. İyi mi?
Temsilciler Meclisi’nde hiçbir DP’li siyasetçi, hatta halktan bir destekçi yokken 50 CHP temsilcisi vardır. Siyasi partilerle alakasız olması ‘öngürülen’ il temsicisi 75 kişiden 24’ü eski CHP milletvekilidir. Geriye kalan 51 üyeden 39’u da daha sonra CHP milletvekili veya adayı olmuşlardır (bkz. Osman Doğru, 27 Mayıs Rejimi, 1998). Yani partisiz, tarafsız olması ‘öngörülen’ 75 kişilik il temsilcilerinden 63 kişi CHP’lidir. İyi mi?
27 Mayıs sonrası tasfiyeye uğrayan oda, baro, yargı, üniversite temsilcileri de farklı değildir. Bunların temsilcileri de çok büyük ölçüde Kemalistler ile CHP mensuplarından veya sonradan CHP’de aktif siyaset yapmış insanlardan oluşur (Örneğin Oktay Ekşi, Altan Öymen, Ali İhsan Bağış, Fethi Çelikbaş). 9 Mart 1971 cuntasının fikir babası Doğan Avcıoğlu da CHP kontenjanından Temsilciler Meclisi üyesidir. Bırakın hepsini CHP’nin ‘babası’ İsmet İnönü vardır 1961 darbe anayasasını yapan Kurucu Meclis’te.
Darbeye fetvalar yazan, DP’lileri yargılatmak için darbecilere, ‘onları yargılamazsanız siz suçlu duruma düşersiniz’ diye gaz veren anayasa hocaları heyettedir, ama Ordinaryüs Anayasa Profesörü Ali Fuat Başgil yazdıklarından dolayı Balmumcu’da gözaltındadır.
Bir de Temsilciler Meclisi’nin içinde oluşturulan Anayasa Komisyonu’na bakın; Turan Güneş, Turhan Feyzioğlu, Mümtaz Soysal, Mehmet Emin Paksüt, Muammer Aksoy gibi CHP içinde politika yapmış kişiler; Bahri Savcı, Muammer Aksoy, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi Atatürkçü Düşünce Derneği kurucuları, İlhan Arsel gibi, Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı’nı yazmış adamlar, Sıddık Sami Onar ve Hüseyin Naili Kubalı gibi darbecilere fetva yazan, Demokratları Yassıada’ya gönderen akıl hocaları vardır.
Kısaca 1961 Anayasası bir CHP anayasasıdır. Onun için milli egemenliğin kullanımını TBMM’den alıp, temsilcisi oldukları bürokrasiye dağıtmış, milli iradeyi yağmalamışlardır. Yöntemi de basittir; halkı dışla, Kemalist aydınları ve bürokratları topla anayasayı yap. Sonra zaten silah zoruyla onaylatırsın anayasayı halka. Birilerinin istedikleri, uzlaşma ve toplumsal sözleşme dedikleri böyle bir şeydir; halkın dışlandığı, CHP, yargı ve bürokrasinin yapıp, iktidarı da kendi aralarında paylaştıkları bir anayasa.
Şimdi böyle olmadığı ve olmayacağı için CHP ve müttefikleri anayasa değişikliğine direniyorlar. Ama nereye kadar?
Zaman, 06.04.2010