Anayasaların Ruhu: Başlangıç Metinleri

Anayasaların başlangıç kısımları, pozitif hukuktan sayılmayan ancak anayasaların ruhunu, özünü ve yazılış felsefesini göstermesi sebebiyle pozitif normlara etki etmiş olan metinlerdir. Anayasaların başlangıç kısımları pozitif normların yorumlanmasında kullanılan bir araç olması sebebiyle ve anayasalarda pozitif norm olmayan hususlarda boşlukları doldurması sebebiyle oldukça önemlidir. Başlangıç metinlerinin genellikle çok uzun tutulmayıp edebî olmasına özen gösterilir, bu metinler devletlerin kuruluş ve yönetim felsefelerini anlatır ve ayrıca anayasanın kaleme alınırken nihai ilkelerini ve amaçlarını gösterir.

Başlangıç metinleri anayasal yargıda kullanılması sebebiyle de oldukça önem arz eder. Pozitif normlara etki etmesinin yanı sıra, var olan normların yorumlanmasında bir çerçeve oluşturmaktadır.

Ülkemizde ilk olarak 1961 Anayasasında kaleme alınan başlangıç metnine 1982 Anayasası’nda da yenilenerek yer verilmiştir. 82 Anayasası’nın ruhuna uygun bir şekilde kaleme alınan bu başlangıç metni, Cumhuriyetimizin temel ilkelerine olan vurgusu ile dikkat çekmektedir. 82 Anayasası’nın başlangıç metni adeta Atatürk ilke ve inkılaplarını vurgulama metni olmuştur ve bu vurgu eşliğinde devlet-birey konumlandırmasının nasıl olacağına dair ipuçlarını bizlere vermektedir. Adeta bir kutsama metnini andıran ve halen yürürlükte olan bu başlangıç metninin edebî bir kaygı içermediği de söylenebilir. Genel olarak bu kadar önemli bir metin, edebî kaygıyla kaleme alınan ‘teknik’ bir metin olmalıyken sanki siyasî bir nutuk havasında kaleme alınmış gibidir. 82 Anayasası’nın, devleti bireye karşı koruma ideali ile yazıldığı, bu başlangıç metninde tarafsız bir gözle okunduğunda çok açıktır. Anayasa gibi teknik bir metin, anayasacılığın getirdiği felsefe ile kaleme alınmalı ve devleti ‘düzenlemek’ gayesinden ziyade ‘sınırlamak’ ‘hukuki çerçevesini’ çizmek niyetinde olmalıydı. Hele ki 82 Anayasası’na baktığımızda kurumlarımızın yüzyıllar süren geleneği bir kenara bırakıldığında dahi 59 yıllık Cumhuriyetimizin yapısı bile belli başlı ihtiyaçları ve düzeni sağlıyordu. Anayasa bu açıdan bakıldığında aslında yazılırken devleti değil bireyin konumunu güçlendirmek üzerine kurulu olmalıydı. Normlarıyla bunu sağlamaktan çok uzak olan 82 Anayasası başlangıç metniyle de bunu sağlayamamıştır. Normlarının pek çoğu değiştirilmiş olan 82 Anayasasının başlangıç metninin değiştirilmesi de “demokrasiye aşık Türk evlatları” tarafından  muhakkak yapılmalıdır.

61 Anayasası ile 82 Anayasası’nın başlangıç metinleri karşılaştırıldığında ise 61 Anayasası’nın daha kısa, daha birey odaklı olduğu görülür. Direkt olarak “insan hak ve hürriyetleri” ifadesi 61 Anayasası’nda geçmektedir. Ancak 82 Anayasasında bu “temel hak ve hürriyetler” olarak değiştirilmiş ve vurgusu çok da fazla olamamıştır. 61 Anayasası okunduğunda daha ziyade bir darbe bildirisini anımsatmaktadır. Zaten metnin girişinde 60 darbesinden 60 devrimi olarak bahsedilmekte ve geri kalanında darbenin meşrulaştırılması çabası izlenimini vermektedir. 82 Anayasasında ise 1995 yılındaki başlangıç metni değişikliğiyle beraber darbe kısmı çıkarılmıştır. 82 Anayasasının başlangıç metni Atatürk ilke ve inkılapları üzerine kurulu bir manifesto izlenimini vermektedir. 82 Anayasasının başlangıç metninde dikkate değer en önemli farklılık ise kuvvetler ayrılığı vurgusudur.

Bu noktada, 82 Anayasası çağın gerektirdiği ve gerçek demokratik bir anayasanın içermesi gereken nitelikte bir başlangıç metnine sahip değildir. Özellikle başlangıç metnindeki devletçi anlayış, Atatürk devrimlerinin vurgusu ve bireyin silikleştirilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Elbette ki anayasaların başlangıç metinleri, ait olduğu devletin ve toplumun değerlerini içerisinde barındırabilirler ve bu metinler bu değerlere atıfta bulunabilirler. Hatta bu yapılmalıdır. Ancak bu yapılırken başlangıç metinlerinin pozitif normları yorumlarken kullanıldığını ve anayasa yargısı için önemli olduğunu unutmamak gerekir. Bu sebeple, normların yorumlanırken, bireyi önemsemesinin ve gerçek bir demokrasinin gereklerine göre yorumlanmasının zemini başlangıç metninde sağlanmalıdır. Anayasamızın başlangıç metninde yaşam hakkına, insanlık onuruna, evrensel insan haklarına, özgürlüklere özellikle vurgu yapılmalıdır. İnsan odaklı bir başlangıç metni yazılmalı, devleti korumacı bir anlayışın değil bireylerin huzurunu, refahını önemseyen bir anlayışın önemi vurgulanmalıdır.  Başlangıç metni, devleti sınırlandırmalı, evrensel insan hakları ilkelerine dayalı hukukun üstünlüğünü savunmalı, özgürlüklere vurgu yapmalı ve Türk Devleti’nin anlayışını ve anayasasını bu hizaya çekmelidir. “Anayasayı sıkıp suyunu çıkardığımızda üç damla akmalıdır; insana saygı, hemen!” anlayışında bir anayasamız olmalıdır. Bunun içinse derhal yapmamız gereken anayasaya ruhunu veren ve özünü ifade eden başlangıç metnine bu rengi çalabilmektir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et