Başlıktaki adlandırma bana değil, çok beğendiğim bir yazar olan Wendy McElroy”a ait ve Freeman Dergisi”nin Haziran 2014 sayısında yayımlanın bir yazının başlığı olarak kullanılmış. McElroy keskin bir zekâya, üstün bir analiz gücüne sahip. Amerika”nın önemli özgürlükçü yazarlarından. Din özgürlüğünden toplumsal cinsiyet ayrımcılığına kadar birçok konuyla ilgileniyor. ifeminist.com”un editörü.
McElroy bu yazısında ülkesinin polis devleti özelliklerini masaya yatırıyor. “Röntgenci devlet” (surveillance state) olarak adlandırılabilecek modern devletin vatandaşını gözetlemede elektronik çağı yakaladığını anlatıyor. Yazara göre, kamu otoriteleri zora dayalı kanun uygulamaları ve seyahat gibi “imtiyazları” regüle etme yetkisiyle vatandaşlar üzerinde geniş bir kontrol icra etmekte. Ancak, bunların hepsi, gözetlemeyle başlamakta.
Hep söylendiği gibi, enformasyon güçtür. Enformasyon havuzuna sahip olanlar olmayanlardan daha güçlüdür. Modern devlet vatandaşına vergileme, zorla askere alma, telefonları dinleme gibi şeyleri yapabilmek için onun hakkında bilgi toplar. Sizden hoşlanmayan biri de sizin hakkınızda bilgi toplayabilir, ancak hiç kimse ve hiçbir kurum devletle bu bakımdan yarışamaz. Devlet total enformasyon toplar ve total güç hâline gelir.
Özgürlükler ülkesi diye övülen ABD, bir yanıyla da röntgenci devletin zirve yaptığı siyasî coğrafyanın adı. Son yıllarda ortaya çıkan National Security Agency (NSA) skandalı Amerikan röntgenci devletinin boyutlarını ortaya koymakta. Fakat, McElroy”un verdiği bilgilere göre, röntgenci devletin hem NSA kadar dikkat çekmeyen, deşifre olmamış başka araçları vardır hem de tarihi sanılandan daha geriye gitmektedir. Araçlarının en mühimlerinden biri, National Counterterorism Center”dır (Ulusal Karşı Terör Merkezi). Bu kurum en az 17 federal ve federe istihbarat merkezini birleştirme merkezleri aracılığıyla kontrol ederek ortalama Amerikalı hakkında kitlevî bilgi toplar. Birleştirme merkezleri toplanan enformasyonun devlet görevlileriyle paylaşıldığı fiziksel mekânlardır. Bunlar aynı zamanda vatandaşlardan başka vatandaşların “şüpheli görülen” faaliyetleri hakkında da bilgi alır. Bu merkezler Anavatan Güvenliği ve Adalet Bakanlığı tarafından 2003″te kurulmaya başladı. Merkezlerin gözetleme hedeflerinin en başında elbette ve maalesef Müslümanlar yer alıyor. Ancak, Müslümanların ana hedef yapılması bu gözetleme ağının başkalarına karşı kullanılmayacağı ya da zaten kullanılmadığı anlamına gelmiyor. NCTC ağı sürekli genişliyor ve gelişiyor, her yeri ve herkesi kapsamına alıyor.
McElroy”un anlatımına göre, Amerika”nın kendi içine yönelik bu gözetleme ağının kuruluşu, 1924″ten 1972″de ölümüne kadar FBI”ın başında kalan J. Edgar Hoover tarafından başlatıldı. İronik şekilde, Hoover, FBI”ın sivil özgürlük ihlâllerini sona erdirmek için göreve getirilmiş olmasına rağmen, polisin aşırı gizliliğine ve data toplamanın gözetimine giden sürecin öncülüğünü üstlendi. Hoover hızla mahallî polisi de bu faaliyetler içinde koordine etti. Böylece vatandaşların cinsel tercihlerinden politik eğilimlerine kadar her türlü bilgi bir merkezde toplanmaya ve birçok devlet organı tarafından paylaşılmaya başladı. FBI hızla büyüdü. 1934″te 391 ajanı, 451 yardımcı personeli ve iki buçuk milyon dolar bütçesi vardı. 1945″te ajan sayısı 4370, destek personeli 7442 ve bütçe 44 milyon dolardı. Yasa dışı dinleme ve kayıt, posta gözetlemesi, anonim ihbarlardan bilgi toplama, vergi idaresinden bilgi alma, kanunların seçici uygulaması, belli grupları hedef alma gibi işlere girişti.
Soğuk savaş bilgi toplamaya daha fazla meşruiyet ve müşevvik sağladı. Amerikalı siyah lider King de izlenmekten kaçamadı. 1963″teki tarihî konuşmasından sonra bir FBI ajanı King”in ülkedeki en tehlikeli “Negro” (zenci) olarak kayıtlara alınmış olması gerektiğini, alınmadıysa hemen alınmasının icap ettiğini söyleyen bir rapor hazırladı. FBI politik grupları hedef almaktan da sakınmadı. 9/11 saldırıları ardından çıkan Patriot Act iç siyasî grupları takibi kolaylaştırdı. Bu süreçte FBI Hoover”ın hayal dahi edemeyeceği kadar güç kazandı.
Artık biliyoruz ki internet röntgenci devletin işini kolaylaştırdı. Devletler eskiden izlemek istedikleri vatandaşların peşine adam takardı. Şimdi bunu yapmak zaman ve kaynak israfı. İnsanlara akıllı bir cep telefonu vermek ve sosyal medyada hesap sahibi olmaya teşvik etmek onları her an için takip edilmeye mahkûm etmeye yeterli. ABD bu yolda da dünyaya öncü. Google, Yahoo, Facebook, Twitter ve benzeri sanal ortamlar her devletin fakat özellikle de Amerikan devletinin hizmetinde. Amerikan devleti başka alanlarda olduğu gibi bu alanda da diğer devletler tarafından takip ve taklit edilmekte.
Ne dersiniz, McElroy ABD”nin elektronik polis devletine dönüşmekte olduğunu söylemekte haksız mı?
25.09.2014,Yeni Şafak