Aleviler ne ist(em)iyor!

Son zamanlarda Alevi yurttaşların, hak ve hürriyetlere ilişkin talepleri kamuoyunda sıkça tartışılmakta ve gündemi meşgul etmektedir. 

Alevilerin bugün dillendirdiği sorunlar, cemevlerinin ibadethane sayılması, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi talepler geçmişte de çözüm bekleyen sorunlardı fakat Aleviler, bu sorunlarını öteleyip ülkenin demokratikleşmesi için yapılması gerekenleri öncelemişlerdi. Yıllardır dünya ve ülke sorunlarıyla ilgilenen, kendi sorunlarını öteleyen Aleviler, belki de yıllardan sonra ilk defa kendi öz sorunlarıyla ilgili taleplerini dillendirmekte, hatta çözüm için harekete geçmektedirler.

Alevilerin taleplerinin ne olduğunun yanı sıra nasıl dile getirildiği de önemlidir. Aleviler, öncelikli olarak hedeflerini belirlemelidir. Belirlenecek hedef doğrultusunda, hangi yolun izleneceği, taktik ve stratejinin nasıl uygulanacağı hedefe göre şekillenecektir. Alevi dernek ve federasyonlarının söylemlerine bakıldığında, ortak bir dil yakaladıklarından bahsedemeyiz. Söylemin ne olacağı, Aleviliğin ne olduğu ile de ilişkilidir, kimi Alevi örgütleri, Aleviliği İslam’ın içerisinde görürken, kimisi de Aleviliği bir inançtan çok bir kültür ve yaşam biçimi olarak görmektedir. Birbirinden bu kadar farklı yaklaşımların olması, doğal olarak sorunların çözümü noktasında da farklı taktik ve strateji belirlemeyi beraberinde getirmektedir.

Aleviler, taleplerini karşıtlıklar üzerinden değil, hak ve hürriyetler açısından ele almalı, “cami”nin karşısına “cemevi”ni koymak yerine, “cami”nin ve “cemevi”nin yan yana olduğu, farklı inanca sahip bireylerin hoşgörü içerisinde birlikte yaşayabileceği demokratik, açık toplumdan yana tavır almalıdır. Cemevinin statüsünü yasallaştırmak için camileri ya da başka bir kurumu öne sürmek yerine, bunun “inanç özgürlükleri” açısından “hak”ları olduğuna vurgu yapmalıdırlar. Aleviler, sorunlarının çözümüne mezhepsel pencereden değil, insan hakları penceresinden bakmak zorundadırlar. Aksi takdirde sorunların çözümü gecikebilir hatta sekteye uğrayabilir.

Uluslararası insan hakları hukuku ışığında Aleviler

Aleviler, özellikle din derslerinin zorunluluğu ile ilgili uygulamaları hukuk önüne taşımış, iç hukukun tükendiği yerde uluslararası hukuka başvurarak, Alevi sorununu yerelden evrensele taşıyarak uluslararası kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmeyi başarmıştır. Böylece inanç hürriyeti açısından haklı taleplerine evrensel bir nitelik kazandırmışlardır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ile evrenselleşen Alevi talepleri, artık Türkiye’nin bir iç sorunu olmaktan çıkmış, dünya milletlerinin gündemine oturmuştur.

Ancak Alevilerin uluslararası hukuk mücadelesini sadece AİHM ile sınırlı tutması, mücadele alanını daraltmaktadır. Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi madde 18 “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir” diyerek, inanç hürriyetinin ana hatlarını çizmiştir.

BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (m. 18)

“1. Her şahıs, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, bir dine sahip olma yahut kendi seçtiği bir din veya inancını tek başına ya da toplu olarak alenen yahut özel surette ibadet, uygulama, ayin ve öğretimini sağlama biçiminde açıklama özgürlüğünü de içerir.

2. Hiç kimseye, bir dine sahip olma yahut kendi seçtiği bir din yahut inancı benimseme özgürlüğünü ihlal edici baskıda bulunulamaz.

3. Din veya inançları açıklama özgürlüğü ancak kamu güvenliğinin, düzeninin, sağlığının yahut ahlâkının ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için zorunlu tedbirlerden olarak ve kanunla sınırlandırılabilir.

4. Bu sözleşmeye taraf devletler, ana babanın ve mevcudiyetleri halinde, kanuni vasilerin, çocuklarının kendi inançlarına uygun surette din ve ahlâk eğitimi görmelerini sağlama özgürlüğüne saygılı olmayı taahhüt ederler” denilerek,

1. paragraf ibadet etme ve ibadet yerlerini içerirken 4. paragraf din eğitimine vurgu yaparak Alevilerin en çok yakındığı çocuklarına okullarda zorunlu olarak okutulan Sünni/İslam dersleri yerine, kendi inançları çerçevesinde eğitimini alma ve inanç özgürlüğü alanını genişletmektedir.

Tüm bunların yanı sıra Alevilerin bugün yaşadıkları sorunlar; yıllarca yok sayan, görmeyen, duymayan bir anlayışın ve siyasi bir bakış açısının ürünüdür. Yaşananları sadece birkaç kişinin keyfi uygulamaları olarak görmek, salt bir Alevi/Sünni çekişmesi üzerinden algılamak, Alevi sorununu hafife almak ya da hiç anlamamak demektir. Bugün var olan dinî uygulamalar açısından Alevi olmayanlar da sıkıntı yaşamakta, hatta “Sünni” kesim de bundan nasibini almaktadır.
 
“Tekke ve Zaviyeler Kanunu” ve Alevilerin durumu

677 sayılı tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatılmasına ve türbedarlıklarla (türbede hizmet edenler) birtakım unvanların men ve ilgasına dair kanun madde l – “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle, gerek mülk olarak şeyhinin tasarrufu altında, gerek diğer suretlerle tesis edilmiş bulunan bilumum tekkeler ve zaviyeler, sahiplerinin diğer şekilde temellük ve tasarruf hakları baki kalmak (yani başka maksatlar için kullanılmak) üzere kâmilen kapatılmışlardır. Bunlardan mevzu usulü dahilinde halen cami veya mescit olarak kullanılanlar ipka edilir.

Bilûmum tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, naiplik, halifelik, büyücülük, üfürükçülük, falcılık ve gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle, bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iksâsı (elbise giyilmesi) memnudur”.

Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile birlikte Alevilerin dergâhları kapatılmış, inançlarını yaşama ve sürdürme imkânı kalmamıştır. Alevi inancını öğreten ve önderlik eden makamlar/kişiler yasaklanmıştır. Alevilerin tek inanç merkezi olan aynı zamanda “cemevi” olarak da kullanılan “dergâh”ların kapatılması ve makamların yasaklanması, bu kanunun laiklik adı altında Alevi inancını yasaklamaya yönelik olduğu görülecektir. Bu kanundan en çok zarar gören Aleviler ve Alevi inancı olmuştur. Bu kanunun bir başka düşündürücü yanı, tüm sayılan bu mekân ve makamların, büyücülük, üfürükçülük, falcılık ve gaipten haber veren kişiler ve uygulamalarla bir tutulması ve aynı kefeye konularak aynı amaç için yasaklanmasıdır.

Dergâh, türbe, zaviyeler gibi inanç ve ibadet merkezlerini kapatan, dedelik, babalık, çelebilik, şeyhlik, seyitlik, müritlik gibi makamları ve unvanları yasaklayan, “Tekke ve Zaviyeler Kanunu” bugün hâlâ işlevselliğini sürdürdükçe, cemevlerinin ibadethane sayılması, dedelik makamının tanınarak, dedelere, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yer verilmesi ve istihdam edilmelerini beklemek hayalcilikten başka bir şey olmayacaktır.

BM İnsan Hakları Komitesi, BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğüne vurgu yapan 18. madde hakkında yapmış olduğu yorumda (Genel Yorum No: 22, 4. paragraf). “…İbadet kavramı, inancı doğrudan ifade eden ayinsel ve merasim nitelikli davranışların yanı sıra bu gibi davranışların ayrılmaz bir parçası olan, ibadet yerlerinin inşası, …dahil olmak üzere, çeşitli uygulamaları da kapsamaktadır” diyerek, inanç özgürlüğün bir parçası olarak inanç merkezlerinin yani ibadet yerlerinin tanınması ve yapılmasına vurgu yapmakta. Böylece uluslararası hukuk çerçevesinde cemevleri dahil bütün inanç merkezlerinin yapımına ve açılmasına özgürlük tanımaktadır. Türkiye’nin de taraf olduğu BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi çerçevesinde “tekke ve zaviyelerin” kapatılması hakkındaki kanun, “din ve vicdan” özgürlüğü açısından, uluslararası insan hakları hukuku ile çelişmektedir.

Aleviler, sorunlarının çözümü ve taleplerinin kabul edilmesini istiyorlarsa, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan kanunların, uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle uyumlu hale getirilmesi için mücadele etmelidirler. Alevilerin, inançlarını yaşama ve ibadetlerini özgürce yapmaları; ancak özgürlükçü, çoğulcu, refah seviyesini yakalamış demokratik açık toplum içerisinde gerçekleşebilir.

Zaman, 26.01.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et