Şehrin Tarihi, Şehrin Ruhu

Maddenin ve mananın ruhundan söz edebileceğimiz gibi elbette mekanların ruhundan da söz edebiliriz. Ülkelerin, şehirlerin, kasabaların ve köylerin dahi bir ruhu vardır. Gelenek görenekleri, kültürleri, dilleri, lehçeleri, dinleri ve elbette tarihleri bu mekanların ruhunu yansıtır bizlere.

Bir şehrin tarihi, benim gözümde o şehrin her şeyidir. Tarihi eserler, şehrin tarihini, şehrin ruhunu yansıtır insanlara. Kuleler, camiler, meydanlar, saraylar,  tarihi bina ve yapılar bir şehrin tarihini gözler önüne seren mekanlara örnektir.

İstanbul, İzmir, Diyarbakır gibi şehirler, tarihine sahip çıkan, tarihin ruhunu en iyi şekilde yaşatan şehirler. Örneğin İstanbul’a gittiğinizde Galata Kulesi’nin yanından geçerken üzerinizden Hazerfen Ahmet Çelebi’nin uçarak boğazı geçtiğini hissedebiliyorsunuz ya da surları gördüğünüzde bir anda İstanbul kuşatmasının içinde bulabiliyorsunuz kendinizi. Sarayları, koruları gezerken tarihin içinde hissedebiliyorsunuz kendinizi.

Sakarya için ise aynı şeyleri söylemek ne yazık ki pek mümkün değil. Tarihi mekanlara, tarihi eserlere yani bizatihi şehrin tarihine ne kadar sahip çıkabiliyoruz? Sakarya’nın tarihi ile ilgili en fazla kaç sene öncesine kadar gidebiliyoruz? Bir tek Taraklı’yı ayrı tutuyorum bu eleştirimden. Taraklı koruyabiliyor ruhunu. Orada tarihin akışı içinde bulabiliyor insan kendini.

Fakat, Sakarya’da yaşayan kaç kişi, Karaosman Mahallesi’ne adını veren Kara Osman’ın azılı bir haydut olduğunu ve hikayesini bilir? Kaç kişi şimdi üzerinde Mahmudun Fırını’nın bulunduğu bölgenin eskiden büyük bir kiliseye ev sahipliği yaptığından haberdar?

‘Tarihi’ demekten dilimizde tüy biten Uzun Çarşı’nın bile tarihi hakkında bilgimiz çok kısıtlı. Üzerine yapılan derinli çalışmalara ben hiç rastlamadım. Araştırdım, bulamadım. Uzun Çarşı’nın ortalarında bulunun bir mağazanın üst katının okullarda bize öğretilen Hınçak Partisi’nin tarihi binası olduğunu arkadaşlarım sayesinde öğrendiğimde bir hayli şaşırdım. Oysa her gün geçtiğimiz yolun üzerindeydi. Fakat içerisi camlara doldurulan tuğlalar yüzünden gözükmüyordu.

Uzun Çarşı’nın tarihi yapısına uygun olarak restore edileceği haberleri okuyoruz bugünlerde. “Yetmez ama evet” Uzun Çarşı’nın görünüşünü tarihi dokuya uygun hale getirmenin yanında, Uzun Çarşı’nın tarihi de ayrıntıları ile araştırılmalı ve belki de bir kitap haline getirilip basılmalı. Ancak o zaman biz o mekana girdiğimizde mekanın ruhunu hissedebiliriz.

Uzun Çarşı’daki Hınçak Partisi’nin tarihi binası hiç vakit kaybedilmeden müze haline getirilmeli. Restorasyon çalışmalarına ilk olarak bu binanın camlarındaki tuğlaları kaldırarak başlanmalı. Kısıtlı sayıda kaynaktan öğrendiğimize göre bir dönem şehrimizde çok sayıda Ermeni ve Rum yaşamaktaydı. Onlardan geriye kalanlar  devlet eline geçti ve maalesef yok oldu. Geriye kalanlara ise şimdiye kadar yeteri kadar değer verilmedi. Ermeni ya da Rum yapıları olmaları, bizim tarihimizi yansıtmadığı anlamına gelmez.

Sakarya tarihi mekanlarına sahip çıkmalı ve Sakarya tarihi üzerine derinlikli araştırmalar yapılmalı. Şehrin ruhunu hissedebilmek için buna ihtiyacımız var.

Sakarya Yeni Haber, 11.03.2016

http://www.sakaryayenihaber.com/m-sehrin-tarihi-sehrin-ruhu-8849.html

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et