Eşcinsel onur

Türkiyeli eşcinsellerin Onur Haftası polis şiddetiyle kapandı.

On üç yıldır İstiklal Caddesi’nde hiçbir engelleme olmadan gülüş – ahenkle
tamamlanan “Onur Yürüyüşü” nün bu yıl TOMA’larla, boyalı mermilerle, tazyikli sularla engellenmesi; sokak aralarına  dağılanların sanki suç işlemişler gibi gözaltına alınması nasıl bir aklın ürünüdür, nasıl bir politikadır anlayabilen var mı?
Valilik yaptığı açıklamada bazı grupların tepki göstereceğine dair duyumlar alınması üzerine yürüyüşe müdahale edildiğini söylüyor.
İyi de, böyle bir istihbarat varsa, güvenlik güçlerinin görevi gösteri hakkını kullanmaya çalışanlara mı saldırmaktır yoksa, tepkili gruplara karşı önlem alıp gösterinin güvenliğini sağlamak mı?
Böyle bir etkinliğin Ramazan’ın havasına uygun düşmeyeceği düşünülmüşe, bu da ayrı bir hata…
Önce altını çizelim ki, toplumların demokratik olgunluğu “öteki”nin pek de rahatsız edici olmadığı durumlarda ve ortamlarda sınanmış olmaz. Marifet, o olgunluğu sizden farklı olandan ciddi olarak rahatsız olduğunuz ortam ve zamanlarda da göstermektir.
Ayrıca, toplumun farklı kesimlerinin birbirlerinin hassasiyetlerine dikkat etmeleri, rencide edecek davranışlardan kaçınmaları, saygılı davranmaları ancak gönüllü olarak yapılabilecek bir şeydir; polis sopasıyla değil… Polis sopasıyla yapmaya kalkarsanız, söz konusu toplum kesimlerinin birlikte yaşamanın gereği olarak ve gönüllü bir biçimde gösterebilecekleri duyarlılığı da provoke etmiş olursunuz.
Yani neresinden bakarsanız bakın anlamsız, yanlış ve anti demokratik bir uygulama.
İşin kötüsü, giderek “arızi” bir durum olmaktan çıkıp rutinleşiyor.
* * *
Pazar günkü olay üzerine söylenecek başkaca bir şey bulamıyorum.  Ama bu vesileyle, yıllardır bütün dünyada tekrarlanan  şu “Gay Pride” yürüyüşleriyle ilgili bir şeyler yazmak isterim.
Eşcinseller bizi uzun yıllardır eşcinselliğin heteroseksüellik kadar normal bir cinsel tercih olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Peki ama  “normal “ bir şeyden onur duymak biraz acayip değil mi? Siz, herhangi bir heteroseksüelin “heteroseksüel onur” etkinliği düzenlemeye kalktığını hiç işittiniz mi?
Eşcinsellik ya sıradan bir yaşam tarzıdır ve seçenler için bir gurur kaynağı oluşturmaz ya da her ne kadar öyle söyleseler de, cinsel hayatlarını bir türlü normal bir şey olarak algılayamamaktadırlar ki “gay pride” gibi bir kavramı kullanabilmektedirler.
Ben bu noktanın, sadece bizde değil; bütün dünyada eşcinsel hareketin temel zaafını oluşturduğunu düşündüğüm için, ciddiye alıyor ve şu “gay pride” kavramını tartışalım diyorum.
Eşcinseller, eşcinsellikleriyle onur duymak istiyor. Oysa eşcinsel olmak ayıp değil ama marifet de değil. Tıpkı heteroseksüel olmanın marifet olmadığı gibi…
Yani ortada onur duyacak bir şey yok.
Evet, eşcinsellerin heteroseksüel çoğunluk tarafından aşağılanmalarına bir tepki olarak “onur”dan söz etmek ihtiyacında olduklarının farkındayım. Ama yine de bunun tehlikeli bir sözcük olduğunda ısrar ediyorum.
Çünkü bu sözcük, var olan ayrımcılığı yeniden üretiyor. Hem de daha fanatik bir biçimde…
Bugün bütün dünyada eşcinseller, en fanatik cins ayrımcıları haline gelmiş durumdalar. Herkesten çok onlar kendilerini “cins” kavramlarıyla tanımlıyor; herkesten çok onlar, cinsel tercihlerini bir kimlik haline getiriyor ve bence bu yüzden de sapıtıyorlar.
Yanlış anlaşılmasın, sapıklık eşcinsel olmaktan değil, eşcinsel oluşu kimliğinin temel taşı yapmaktan kaynaklanıyor.
Bir heteroseksüel kendini tanıtmaya kalktığında, size mesleğini, medeni halini, dinini, tahsilini, doğum yerini vs. söyleyecek ama “heteroseksüelim” demek aklının ucundan bile geçmeyecektir. Ama bir eşcinselin kendini tanımlamak için ilk söyleyeceği şey cinsel tercihidir. Eşcinsel, eşcinsel olduğunu hiçbir zaman unutamaz. Şairse, eşcinsel bir şair; modacıysa eşcinsel bir modacı; dansçıysa eşcinsel bir dansçı olabilir ancak. Belden altını bir türlü unutamadığı sürece de, iki yanlıştan birine düşer: Ya “eşcinsel gurur”dan kasıla kasıla kendini özgürlük mücahidi gibi gören militan bir cins ayrımcısı haline gelir; ya da “eşcinsel utanç” içinde kıvranır.
Oysa gurur ve utanç, aynı madalyonun iki yüzüdür ve sık sık birbirine dönüşür. Ne gurur, ne de utanç, eşcinselin derdine çare olamaz. Bu yüzden de bana kalırsa ayrımcılıkla mücadele etmenin yolu “onur” etkinlikleri değil, “tabiileştirme seansları” düzenlemektir.
Önce eşcinsel kendi cinsel kimlik algısını normalleştirecek ki biz de onu normal görelim.

 

akşam gazetesi, 30.06.2015

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et