İş hayatının başındaki gençlere bir tavsiyem var. Mesai gözetmeden, gece gündüz demeden bol bol çalışın. İşyerindeki tüm görevlere talip olun. Angaryalara bile. Yıllar geçtikçe aslında patronunuz için değil, kendiniz için çalışıyor olduğunuzu göreceksiniz. İş hayatına bir hak mücadelesi olarak bakan, mesai saatlerini sayan kimsenin iş hayatında pek başarılı olduğunu görmedim. Aksine, özellikle gençliğinde gözünü budaktan sakınmadan çalışan genç profesyonellerin otuzlu yaşlarından sonra çok daha iyi imkânlara sahip olduğunu yakın çevremden gözlemliyorum. Bu yüzden eğer böyle takıntılarınız varsa bu tip takıntılardan kurtulmanızı ve kendinizi işinize vererek bol bol çalışmanızı tavsiye ediyorum.
İş arayan fakat bulamayan ve ümidini kaybetmek üzere olan gençlere ise daha önemli bir tavsiyem var. Hemen gidin, becerileriniz ve kariyer hedefleriniz doğrultusunda çalışabileceğiniz bir işletmeye geçici bir süreyle de olsa ücretsiz çalışmak için başvurun. Gerekirse ve imkânınız elveriyorsa yol ve yemek parasını bile cebinizden ödeyin. Tecrübesiz gençler ilk dönemlerinde çalıştıkları şirketlere pek bir şey kazandırmazlar. Onları eğitmek şirketler için ayrı bir maliyettir. Bu eğitim aylar boyu sürer. Şirketler ilk aylarında kendilerine pek bir faydası olmayacak bu tecrübesiz gençleri işe alıp eğitmekte çok istekli davranmayabilirler. Bu sebeple tecrübesiz gençlerin hiçbir ücret talep etmeden beğendikleri bir işe talip olmaları kendilerine muhtemelen başka türlü ulaşamayacakları bir kariyer kapısı açacaktır. Sevgili gençler, sadece ücretsiz çalışmakla da kalmayın. Kendinizi gösterin. Gece demeden gündüz demeden çalışın. Aynı zamanda iş öğrenin. Elinizdeki iş bitince hemen yeni iş talep edin. İnsanların sırtındaki yükü alın. Vazgeçilemeyecek bir personel olduğunuzu gösterin. Bu şekilde kendi hayatınızı iyileştireceksiniz, bana güvenin. Örneğin yeni mezun genç bir mimarsınız. İş bulamıyorsunuz. İş bulamadığınız için tecrübe de edinemiyorsunuz. Başvurduğunuz tüm şirketler tecrübe istiyor. Yıllar geçtikçe tecrübesiz ve yaşını başını almış bir insana dönüşeceksiniz. Bu sarmaldan çıkmanın yolu nedir? Bir mimarlık şirketine gidip kendinizi göstermek için gece gündüz demeden ücretsiz çalışmak istediğinizi, sadece tecrübe kazanmayı ve iş öğrenmeyi amaçladığınızı söyleyin. Bu talebinizi dile getirdiğinizde nasıl tepkiler alırsınız? Bazı firmalar bunu prensip olarak kabul etmeyecek, ihtiyacımız yok diyeceklerdir. Bazıları ise sevinip zaten yeni eleman alacaklarını söyleyecek ve ücretsiz çalışacağınız dönemi sizi deneyecekleri ve yetiştirecekleri dönem olarak kabul edeceklerdir. En kötü ihtimal “bedava çalışacak bir enayi bulduk” diyerek sizi sömürmeyi düşünmeleri olacaktır. Bu sömürü durumunda bile iş öğrenecek, tecrübe kazanacaksınız. Tecrübesiz bir işsiz mimar olmak yerine tecrübeli bir işsiz mimar haline geleceksiniz. Hem bir işte çalışırken iş bulmak daha kolaydır. Başka şirketlere daha özgüvenle ve işi bilerek başvurabilirsiniz artık. Zaten kendinizi gösterebiliyorsanız şirket size mutlaka iş teklif edecektir. Eğer etmiyorsa muhtemelen yeteri kadar gayret edip kendinizi gösterememişsinizdir. Her halükârda bu hamle size başarılı bir kariyerin kapısını açacak bir hamle olabilir. Unutmayın ki bugün şirketlerin en üst düzey yöneticisi olan profesyoneller bile iş hayatlarına çok düşük, belki bazı kesimlerin sömürü diye adlandırdıkları ücretlerle başlamışlar, zaman içinde çalışarak ve kendilerini kanıtlayarak yükselmiş ve gelirlerini artırmışlardır.
Bu görüşlerim eminim ki okuyucuların bir kısmı tarafından yanlış anlaşılacak ve büyük tepki alacaktır. Keşke herkesin hayalindeki işi ve ücreti kolaylıkla bulabildiği bir dünyada olsaydık. Ben en yakınlarıma da aynı tavsiyeyi veriyorum. Hatta mezun olup iş bulamıyor durumda olmanıza da gerek yok. Eğer üniversitede öğrenciyseniz de eğitiminizle ilgili bir yer bulup ücretsiz çalışmayı talep edin. İşler olması gerektiği gibi giderse mezun olduğunuzda çalışmakta olduğunuz yerde işe başlayabilir, ya da tecrübeli bir mezun olarak daha dolu bir özgeçmiş sahibi olabilirsiniz. Üniversitedeyken bu yolu izleyen arkadaşlarımız olmuştu. Hepsi daha kolay iş buldular. Bugün yurtdışında bir üniversitede profesör olarak çalışan bir yakınım Türkiye’deki üniversite öğrenciliği sırasında bir ücret beklentisi olmadan çalışmaya başlayarak hayatı boyunca büyük başarıyla sürdüreceği sektöre adımını atmıştı. Eğer o gün ücretsiz çalışmaya talip olmasaydı kariyeri bambaşka bir şekilde gelişecekti, belki bu kadar başarılı olamayacaktı. Aslında eski nesiller iş öğrenmenin önemini daha iyi bilirdi. Gençler yaz aylarında tanıdık bir esnafın yanına verilir, eti senin kemiği benim denirdi. Önemli olan üç beş kuruş harçlık değil, gencin iş öğrenmesi, hayatı tanımasıydı.
Bir tanıdığım var. Oğlu üniversiteden yeni mezun olmuş ve özel sektörde bir işe başlamıştı. Birkaç ay sonra kendisini gördüğümde oğlunu sordum. İşten ayrıldığını söyledi. Sebebini merak ettim, iş yerinde tüm işleri kendisine yaptıran tecrübeli bir çalışan yüzünden ayrıldığını söyledi. Ben de “daha iyi ya ne güzel bütün işleri o yapmaya devam etseymiş hem iş öğrenir hem de vazgeçilmez personel olurmuş” demiştim. Kırk yıla yakın devlet memuriyeti geçmişi olan tanıdığıma pek mantıklı gelmemişti bu söylediklerim. Sanırım bazen aileler de iş hayatı hakkında gençlere doğru tavsiyeyi vermeyebiliyor.