İsveç: Dünyaya yeni model (1)

1970″li yıllarda İsveç dünyaya sosyal devlet modelinin timsali olarak sunulurdu. Kalkınmasını sosyal demokrat yolla gerçekleştirdiği ve devletin bu sayede ortaya çıkmış zenginliğin toplumda yoksulları koruyacak şekilde dağıtılması için bir dizi tedbir aldığı söylenirdi. Sosyal demokrat lider Bülent Ecevit siyasî hayatı boyunca belki de binlerce defa İsveç”e çeşitli şekillerde atıf yapmıştı. Cezbedici bir model olarak İsveç meşalesi entelektüeller arasında da ilgi gördü ve bu ilgi eskisine nazaran epeyce azalmış olsa da hâlâ canlı.

Ancak, İsveç”le ilgili birçok araştırma ülke hakkındaki sıradan bilgileri ve kanaatleri çürütüyor. Bunlardan biri, Türkçede “Global Kapitalizmi Savunmak” (Liberte Yayınları) adlı bir kitabı da bulunan Johan Norberg”in kaleme aldığı, Gökçe Hubar tarafından Türkçe özetlenen, “How Laisssez – Faire Made Sweden Rich?” (“Laissez- Faire İsveç”i Nasıl Zengin Etti?”) başlıklı makale. Aslen İsveç”li olan Norberg, bir zamanlar İsveç”in çok fakir olduğunu, toplumun açlık, hastalık ve bebek ölümlerinden kırıldığını, yoksulluk yüzünden birkaç ailenin aynı evi paylaşmak zorunda olduğunu ve İsveçlilerin kitleler hâlinde göç ettiğini anlatıyor. İsveç”in bugünkü zenginliğini devletin değil özel sektörün yarattığını söylüyor. Bunun hikâyesini özetliyor.

Buna göre, genç bir rahip olan Anders Chydenius, 1763″te, gittikçe fakirleşen İsveçlilerin ülkeyi terk etmesinin sebebinin, bu insanların açgözlü veya tembel olması değil, sistemin kokuşmuşluğu ve yozlaşmışlığı olduğunu yazdı. Devletin istismarcı politikaları yüzünden, toplum ayrıcalıklılar ve istismar edilenler olarak ikiye bölünmüştü. Üreten insanlar ürettiklerinden daha fazla vergi vermek zorunda kalıyordu. Şanslı bir azınlık tüm ticarî hakları kendine saklıyordu. Hukuk sistemi çökmüştü, adâlet güçsüzleri koruyamıyordu. Basın özgürlüğü olmadığı için durumdan şikayetçi olmak imkânsızdı. Chydenius fakirlerin tembel ve akılsız oldukları için fakir olduğu fikrini tümüyle reddetti. Ona göre, tam da tersine, fakirler zeki ve çalışkandılar ama tüm enerjilerini vergilerle ve yozlaşmayla mücadele ederek geçirmek zorundaydılar.

Genç rahip-fikir adamı özgürlükçü bir siyasî ve ekonomik sistem hayal ediyordu. Devletin minimum hür teşebbüsün maksimum olduğu bir İsveç”i savunuyordu. Ona göre devlet yalnızca insanların emniyetini sağlamalı, canını ve malını garanti altına almalı, milli güvenliği sağlamalı ve baskıcılıkla mücadele etmeliydi. Devlet küçülmeli ve vergileri düşürmeliydi. Ticaret ve piyasalar tamamen serbest bırakılmalıydı. İnsanlar istedikleri ekonomik faaliyeti serbestçe gerçekleştirmeye özgür olmalıydı. A. Chydenius, hayli erken sayılabilecek bir tarihte, din, ifade ve seyahat özgürlüğünü de savundu. Serbest piyasanın kendi kendini regüle ettiğini, kâr müşevviğinin çalışanları işlerini daha etkili şekilde yapmaya teşvik ettiğini, bu sayede bireysel refahlar yanında toplumsal refahın da yükseldiğini, A. Smith”den 11 yıl evvel yazdı. Eserleri İsveç dilinde yazıldığı ve İngilizceye çevrilmediği için ülkesi dışında tanınmayan A. Chydenius, daha sonraları, fikirlerinin benzerliği yüzünden, “Kuzeyin Adam Smith”i” lâkabıyla anılır oldu.

Bilge rahip sadece bir teorisyen değildi, aynı zamanda bir aktivistti. Siyasete de girdi. Çok sayıda fikirdaşı vardı. Bu sayede liberal fikirliler parlamentoda güçlü bir varlık gösterdi. İsveç Akademisi”nin kurucusu Nils Von Rosentein, özgürlükçü şair Johan Henrik Kellgren gibi etkili figürlerin de etkisi ve desteğiyle İsveç liberalleşme yolunda önemli adımlar attı. Ülkenin makûs talihi değişti. Liberal politikalar ülkeyi hızla zenginleştirdi. İsveçlileri fakirlikten kurtardı. 1860 ile 1910 arasında erkek sanayi işçilerinin toplam gerçek kazanç artışı %170 oldu. Ortalama ömür beklentisine 12 yıl daha eklendi. Devlet küçük devlet olarak var ve fonksiyonel olmak suretiyle toplumun önünde bir engel teşkil etmekten çıktı. Merkezî devlet harcamaları millî gelirin yalnızca %6″sıydı Toplumun işçi, köylü, müteşebbis tüm kesimleri ülkenin liberalleşmesinden kazanç sağladı. Ülkede refah seviyesi daha önceleri hayal dahi edilemeyecek kadar yükseldi. Toplum her bakımdan gelişti. İsveç”te önemli icat ve keşifler vuku bulmaya başladı. Deha endüstrileri (snilkeindustrierna) kavramı İsveç diline girdi. Lars Magnus Ericcson cep telefonu markası Ericcson”un kurucusuydu. Sven Wingquist bisiklet ve otomobillerdeki sürtünme tahribatını ve yakıt sarfiyatını azaltan bilyeli yatakları icat etti ve SKF fabrikasını kurdu. Alfred Nobel imar, inşaat, madencilik işlerini muazzam ölçülerde kolaylaştıran dinamiti buldu. Gustaf Dalen fenerleri aydınlatan Dalen ışığını icat etti. Daha birçok yenilikçi ve mucit kişi ve işletme ortaya çıktı…

Özetle, İsveç”te 1850–1950 arasında nüfus ikiye katlanırken gelir sekiz kat arttı. Çocuk ölümleri %15″ten %2″ye düştü, ortalama ömür tam 28 yıl yükseldi. İsveç zengin, müreffeh bir ülke hâline geldi. Bunu sağlayan devletçi ekonomi ve siyaset değildi, serbest piyasalar ve serbest teşebbüstü. Kısaca, İsveç sosyal demokrat iktisat politikaları sayesinde değil liberal iktisat politikaları sayesinde zenginleşti.

20.09.2014, Yeni Şafak

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et