İmralı görüşmeleriyle birlikte Türkiye’nin yeni bir siyasi sürece girdiğini; girilen bu yeni süreçte siyasi yelpazede önemli değişikliklere tanık olacağımızı epey bir zamandır yazıyorum. “Eski saflaşmalar dağılacak, yeni saflaşmalar ortaya çıkacak; dostlar, düşmanlar, kalıcı ittifaklar, yeni yol arkadaşlıkları, her şey yeniden oluşacak” deyip duruyorum.
Aşağıdaki satırlar “Yeni süreç ve yeni saflaşma” başlıklı yazımdan:
“İşçi Partisi-Ulusalcı Kanat ittifakı: Yeni süreçten yoğun etkilenecek siyasi oluşumlardan biri de CHP olacak gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu’nun İmralı görüşmeleri konusunda aldığı destekleyici tutumun CHP içindeki ulusalcı kanadı hırçınlaştırması ve şu ana kadar iyi-kötü sürdürülebilen “bir çatı altında iki parti” tablosunun sürmesini imkansız hale getirmesi muhtemel. Yeni süreç, CHP içindeki ulusalcı kanadı İşçi Partisi’ne doğru sürükleyip bu iki blokun iç içe geçmesiyle (belki de siyasi bir bütünleşme içine girmesiyle) sonuçlanabilir.”
Gördüğünüz gibi, daha yazının mürekkebi kurumadan, CHP’de deprem başladı. Dün kulislere düşen“CHP’nin ulusalcı kanadı İşçi Partisi’yle görüşüyor” haberiyle birlikte ortalık toz duman oldu.
“Partiyi ele geçireceklerine…”
Böyle bir bölünmenin siyasi hayatımızın yaşadığı en hayırlı bölünmelerden biri olacağını söylemiş biri olarak, bugün CHP’de yaşanan deprem haberlerine sevindiğimi inkar edecek değilim. Sebebi de basit: CHP içindeki Ulusalcı Kanat, bu partinin içinde yanlış olan, zararlı olan, anakronik olan ne varsa, hepsinin yoğunlaşmış halini temsil ediyor. Eğer CHP, biraz olsun yenileşebilecekse, bu ancak Ulusalcı Kanat’ın freninden kurtularak mümkün olabilir. Bir başka deyişle Ulusalcı Kanat’la yolları ayırmak, CHP’nin sosyal demokrat parti olabilmesi için yeter şart değildir belki ama gerek şarttır.
“İyi de, zaten Türkiye’nin en önemli problemi AK Parti’nin karşısında etkili bir muhalefetin olmayışı iken, şimdi o muhalefet de ikiye bölünüp küçülürse, nice olur halimiz” diye düşünenler olduğunu biliyorum.
Bu görüşü savunanlar, yanlış bir muhalefetin AK Parti’nin zaaflarından kurtulması açısından hiçbir işe yaramayacağını; iktidar partisini ancak daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük isteyen, yani doğru bir muhalefetin ilerletebileceğini hesaba katmıyorlar.
Ayrıca, Birgül Ayman Güler olayının patlak vermesinden sonra konuştuğum üst düzey bir CHP’linin söyledikleri de son derece ilginçti: “Aslına bakarsanız, Ulusalcı Kanat ayrılıp İşçi Partisi’ne gitse ben memnun olurum. Zira İşçi Partisi’nin asıl tercihi onları kopartıp yanına çekmek değil. Onlar çok daha büyük oynuyor; Ulusalcıları kullanarak CHP’yi ele geçirmeyi hedefliyor” diyordu.
Birleşme gerçekleşirse
Özetle, eğer bugün kulislere düşen haberler doğruysa ve Ulusalcı Kanat CHP’den kopup İşçi Partisi’ne geçer, böylece Meclis’te İP’li bir grup oluşursa, İşçi Partisi tarihinde ilk defa büyük siyasi güçler arasında yer almış ve Meclis’e girmiş olur.
Kim bilir, büyük siyasi güçler arasında yer almak, Meclis’te grubu olmak onları da bir miktar değiştirir, bugünkü fanatikliklerini biraz törpüler ve ayakları daha yere basan bir siyasi hareket haline getirir. Ergenekoncular’la, darbecilerle ya da birtakım karanlık mihraklarla iş tutmayı bırakıp temiz siyaset yapmaya yönelebilirler.
29.01.2012