Geçen yasama döneminde kadük kalan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı yenilenip Meclis’e geliyormuş.
Tasarıda nelerin yenilendiğini henüz tam olarak inceleyemedim ama ajanslardan öğrendiğim kadarıyla haberler kötü: Çünkü yeni tasarıda devlet sırrının kapsamı genişliyor; güvenlik ve siyaset dışında ekonominin tüm alanlarında gerekli görülen belgeler de devlet sırrı ve gizliliği kapsamına alınabilir hale geliyormuş.
İşte bu tam bir hayal kırıklığı…
Düşünsenize hem her ağzınızı açışta şeffaflıktan bahsedeceksiniz ve denetlenebilirliğin faziletlerini öveceksiniz hem de devlet sırlarının kapsamını genişleteceksiniz.
Üstelik genişletilen alana bakın: Ekonominin tüm alanlarında gerekli görülen belgeler… Bu çağda ekonominin gizlisi saklısı olur mu? Bütün dünya ekonomisinin birbirine geçtiği, herkesin aynı pazarda fink attığı; bütün ekonomik faaliyetin ekonominin bütün aktörleri tarafından saati saatine izlendiği bir dünyada “sır” tutulabilir mi? Ayrıca kimin parasını kimden gizliyorsun?
X x x
Devlet Sırrı Kanun Tasarısı hazırlayanlar hiç değilse WikiLeaks olayından biraz ders almalıydılar. Hiç değilse bu olaydan sonra artık bu dünyada sır tutmanın neredeyse imkânsız olduğunu, çözülemeyecek şifre, girilemeyecek dosya olmadığını, dünya halkları aleyhine kapalı kapılar ardında dolap çevirmenin, gizli operasyonlar düzenlemenin çok tehlikeli olduğunu; gizlenen her bilginin, söylenen her yalanın, yapılan her riyakârlığın, işlenen her suçun bir gün ortaya çıkacağını anlamalıydılar.
Sırları düzenleyen yeni yasalar hazırlamadan önce şu temel soruyu sormalıydılar kendilerine:
“Biz Devlet Sırrı Yasası yapıyoruz ama acaba devletlerin sırları olması meşru mu?”
Meşrudur diyenler lütfen çıksın ortaya ve bize bir tane, devletin halktan gizli tutup da halkın hayrına yaptığı bir “iş” örneği göstersin.
Başka ülkelerin içişlerine burnunu sokmak, hükümet devirme komplolarına katılmak, bir savaşta taraflardan birine gizlice silah yardımı yapmak… Bu suçlardan hangisi savunulabilir? Hangisi milli güvenliğimize hizmet eder? Büyükelçilerin bilip bilmeden, bir ülkenin siyasetçileri hakkında dedikodu yapması, devlet adamlarının ve halkların karşısına geçip de söylemeye cesaret edemediği şeyleri arkadan konuşması mıdır gizli tutulması gereken dış ilişkilerimiz?
İşin aslı şu ki, devletlerin sırları, kimsenin önüne çıkıp savunamadığı suçlarıdır. Ve eğer hukuk literatürüne bir katkıda bulunup “kamuya yararlı suçlar”, “kamuya zararlı suçlar” diye bir ayrım getirmeyeceksek, devletlerin gizli faaliyetlerinin herhangi birini savunma imkânı yoktur. “Devletin elbette sırları olacaktır” diyenler aslında, “devlet elbette ki punduna getirdiğinde suç işleyecektir” demiş oluyorlar. Devletin, suçüstünde yakalanmamak, ele güne rezil olmamak kaydıyla suç işlemesine izin veriyorlar.
İşin en trajik yanı da şu ki, devletlerin birbirlerinin ve halklarının arkasından çevirdiği dolaplardan aslında halklardan başka herkesin haberi var. WikiLeaks’te yayınlanan bütün belgelerin CIA’sından MOSSAD’ına ve KGB’sine kadar bütün istihbarat örgütleri tarafından bilindiğine adım gibi eminim. Bilmeyen bir tek halklar. Yani devletler sadece halklara karşı sır küpü…
Ya da “idi” dememiz gerekiyor!
Zira dünya artık “devlet sırrı” denilen kavramın toptan mahkûm edilip siyasi literatürden kovuluşunun eşiğine geldi dayandı. Dünya halkları bunca yüzyıllık tecrübeleriyle, devletlerin halklarından gizli tutup da halkın yararına yaptığı hiçbir iş olamayacağını anlama noktasındalar. Bu yüzden de 21. yüzyılın bilgi toplumuna göre yeniden şekillenen devletlerinde, diplomasi adı altında yürütülen karanlık ilişkilere de, gizli operasyonlara da, ekonomik verilerin sır sayılmasına da yer olmayacak.
Bizim geçen yıl kadük kaldı diye bu yıl tekrar Meclis’e gelen tasarı da bu yüzden çıktığı anda kadük olacak.
Bugün, 29.10.2011