Siyaset biliminde devletler çeşitli şekillerde tasnif edilir. Üniter devlet – federal devlet, monarşi – cumhuriyet gibi. Bir diğer tasnif ise etkili devlet – başarısız devlet ve çökmüş devlet biçiminde yapılır.
Türkiye bu tasniflerin her biri ve hepsi açısından değerlendirilebilir. Bu yazıda ben meseleye son tasnif açısından bakmak istiyorum. Tasnifler genel olmakla beraber kuşku yok ki bizi daha çok ilgilendiren, demokratik sistem içinde devletlerin durumu.
Etkin devlet ortalama bir demokrasiden beklenen görevleri başarılı biçimde yerine getiren devlettir. Başka bir şekilde söylersek kamu hizmetlerini etkin bir şekilde ifa eden ve bunun için gerekli kaynakları vergileme ile sağlayan devlettir. Bu tür devletlerde kamu hizmetleri hayli iyi görülür. Devlet vatandaşlarından vergi toplamada başarılıdır. Kamu idaresi etkin ve şeffaftır. Tüm istikrarlı demokrasilerin etkin devlete sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu, söz konusu devletlerin her şeyi her zaman çok iyi yaptığını göstermez. Her devletin başarısızlıkları olabilir. Burada kastettiğimiz ortalama başarıdır.
Başarısız devletler kamu hizmetlerini iyi kötü sunan ama bu hizmetleri kurumsallaştırmada yeterince mesafe alamayan devletlerdir. Bu devletler vergi de toplayabilirler ama bu bakımdan etkin devletler kadar başarılı değildirler. Kamu idaresinde etkinlik ve şeffaflıkta ortalarda gezinirler. Bazı kurumlar etkin devletler seviyesindeyken diğer bazıları yerlerde sürünebilir.
En kötüsü çökmüş devletlerdir. Bu devletler kamu hizmeti sunmaz veya sunamazlar. Bu uzun süre devam edince aslında bir anlamda devletin bütüncül bir idarî yapı olarak varlığı ortadan kalkmış veya tehlikeye girmiş olur. Çökmüş devletler vergi toplamada da başarısızdır. Çökme işi tam olarak gerçekleştiğinde ülkede merkezî otorite ortadan kalkar. Otorite adacıkları ortaya çıkar. İşler biraz daha kötüye giderse bu otorite merkezleri birbiriyle çatışır ve ülke bütünlüğünü koruyamaz. Somali çökmüş devletlere son zamanlardaki en iyi örnek olarak gösterilir…
Türkiye nerede? Cennet memleketimiz ilginç bir yer. İlk ikisinin bir karması bir yerde durduğu söylenebilir. Bazı sektörler açısından ciddî bir başarı, bazı açılardan da ciddî bir başarısızlık tespit edilebilir. Tabiî ki arzu edilen Türkiye’nin etkin bir devlete doğru yürümesidir. Mamafih Türkiye otorite parçalanmasına da nispeten ağır biçimde şahit olunan zamanlar yaşadı. Bürokratik vesayet bir bakıma böyle bir durumdu. FETÖ’nün başarısız darbe teşebbüsünün muhtemel sonuçlarından biri de ülkede merkezî otoritenin çökmesi ve otorite odaklarının birbiriyle çatışması olabilirdi. Ne diyelim, Allah yüzümüze baktı ve korkunç olayı çok az insan kaybı ve zararla atlattık. Tehlikeyi, henüz tamamen bertaraf edemediysek de önemli ölçüde azalttık.
Demokrasilerde bir diğer önemli nokta etkin, demokratik kurallara sadık ve ülke hakkında en az iktidar kadar sorumluluk hisseden, temel sorunlara yönelik politika önerileri ve topluma rehberlik edici politik söylemler geliştiren muhalefet partilerinin varlığı. Haklı olarak genellikle iktidarı sorguluyoruz. Bunu elbette yapmalıyız. Gelgelim bu, muhalefetin benzer sorgulamalardan ari olabileceği, olması gerektiği anlamına gelmez. Türkiye’ye bu açıdan bakınca ne yazık ki hoş bir manzara göremiyoruz. Özellikle ana muhalefet partisi CHP’nin tutumu çok kötü.
Bir partinin iktidarda değil muhalefette olması onu otomatikman demokrat veya iktidar partisinden daha demokrat kılmaz. Demokratlık ne istendiğine, neyin savunulduğuna ve nasıl savunulduğuna da bağlıdır. CHP lideri K. Kılıçdaroğlu son zamanlarda hükümete yüklenirken devletin çöktüğünden bahsediyor. Bu çok tehlikeli ve çirkin bir söylem. Çökmüş devletin ne olduğunu bilmiyorsa siyaset bilimci danışmanlarından öğrenmesi gerekir. Türkiye’de çökmüş bir devlet söz konusuysa CHP ve Kılıçdaroğlu da bunun altında kalır. Çökmüş bir devlette demokratik siyaset de yapılamaz. CHP çökmüş devlet söylemiyle kendisini ve siyaseti boşa çıkarıyor. Topluma umut değil umutsuzluk aşılıyor. İktidarın çözemediği problemleri nasıl çözeceği konusunda en küçük bir öneri sunmadan ileri geri konuşmak memleket yararına siyaset olamaz. CHP arada sırada olsun yapıcı bir tavır takınmalı, felaket senaryoları çizmek yerine gerçekçi tespitler ve ufuk açıcı açıklamalar yapmalı, problem çözücü politika önerileri geliştirmeli ki memlekete bir faydası olsun. Ben şimdiye kadar CHP’nin çoğu zaman çelişkili ve abartılı söylemi dışında herhangi bir probleme muhtevası ve araçları belli ve belirgin bir çözüm önerisi geliştirdiğini görmedim. Yanılıyorsam özür dilemeye hazırım.