Star gazetesindeki köşe yazarlığım altı yılın dolmasına birkaç ay kala sona erdi. Gazetedeki en son yazım 16 Nisan tarihini taşıyor.
Neden böyle olduğunu merak eden dostlarıma ve okuyucularıma şimdilik şu kadarını söylemem yeter sanırım: Bu, benim isteyerek aldığım bir karar değil, gazete yönetiminin zorladığı bir sonuç bu. Elbette, istenmediğiniz yerde durmamalısınız.
Otuzbeş yıldır yazı hayatında olan ve şimdiye kadar pek çok farklı platformda yazılı veya sözlü olarak kendisini ifade etme imkânı bulmuş bir kişi olarak, günlük bir gazetede artık yazmıyor olmak benim için büyük bir kayıp değil. Ama yine de, bir süreliğine beni daha fazla sayıda okuyucuya ulaşma şansından yoksun bırakması nedeniyle, bu olayın büsbütün önemsiz olduğunu söyleyecek değilim.
Şüphe yok ki, bir akademisyen için gazete yazarlığı kolay bir iş değildir. Özellikle de ahlâki ilkeleri olan bir akademisyen için… Her şeyden önce, akademisyenin, alışkın olduğu yazma tarzını gazeteciliğin formatına uydurması zordur. Çünkü, ciddi bir akademisyen gazete için yazıyor olsa bile, yazdığının sıradan bir gazete yazısı olmasına gönlü razı olmaz. İster ki, yazdığının akademik bir tadı olsun ve okuyucuyla birlikte gazete yönetimini de bilgilendirsin.
En azından benim için, yayınlandığı günün hemen ertesinde güncelliğini yitirecek bir yazı yazmanın hiçbir cazibesi yoktur. İsterim ki, yazdıklarımın çoğu değil bir gün, bir yıl, üç yıl, beş yıl sonra da okuyana bir şey söyleyebilsin. Ne var ki, okuyucunun bilgi donanımının kendilerininkinden düşük olduğu varsayımından hareket eden gazete yöneticilerinin çoğu okuyucuların böyle yazılar istemedikleri yolunda bir ön yargıya sahiptir.
Öte yandan, Türkiye’de gazeteler genellikle güncel siyaset karşısında partizanlık ölçüsüne varan pozisyonlar alırlar. Tahmin edilebileceği gibi, bu durum da ilkeli bir yazar için hatırı sayılır zorluklar yaratabilir. Meselâ, gazetenin -iktidardan veya muhalefetten yana olan- partizan siyasetine “uyum” sağlayamayan yazar yönetimin nezdinde “istenmedik kişi” haline gelebilir.
Ben daha önceki gazete yazarlığı tecrübelerimde olduğu gibi, Star gazetesinde de her zaman vicdanen doğru olduğuna kani olduğum şeyleri yazdım. Meselâ, hükümetin yaptığı doğru işleri takdir ederken “yandaş” olarak yaftalanmaktan korkmadım; ama hükümeti ve Başbakanı eleştirmek gerektiğinde de gazetem rahatsız olacak diye bundan geri durmadım.
Temel bakış açımı da zaten ilk yazımda ortaya koymuş ve okuyucuya buna sadık kalacağıma söz vermiştim. Öyle de yaptım.
Çok şükür, bu altı yıl boyunca arkamda beni utandıracak bir yazı bırakmadım.