Eğitim fetişizminden kurtulmalı!

Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi eğitim hakkında da sağduyulu konuşmak neredeyse imkansız. Eğitimi daha doğrusu okulları gözümüzde öyle büyütüyoruz ki sanırsınız her kapıyı açan bir anahtar. Öncelikle eğitimden ne beklediğimizi ve gerçekte bize neler verebileceğini bilmemiz gerekiyor. Halbuki örgün ya da yaygın eğitimin temel amacı oldukça pragmatik; ya daha iyi bir yaşam için fırsat kapılarını açmak ya da kişisel gelişimi tamamlamak. Bizim temel sorunumuz ise mevcut sistemde -geleceğimiz olan- çocuklarımıza bir şeyler verip veremediğimiz.

***

Bugün sayısal veriler açıkça gösteriyor ki, eğitim seviyesinin yükselmesi yaşam standartlarının yükselmesi anlamına gelmiyor; tam tersi sistem içinde geçen süre arttıkça daha iyi bir yaşam elde etme şansı giderek azalıyor. Çünkü pek çoğumuzun aldığı eğitimin piyasada ya bir karşılığı yok ya da çok yetersiz. En verimli çağları boşa harcayınca da iyi bir hayat kazandıracak bir meslek edinme şansı da azalıyor. Medeni cesaretin kaybolması da cabası.

Özal döneminin “herkesi üniversiteye yollama” yanlışını sonraki hükümetler ve AK Parti abartınca da ortaya vahim bir tablo çıktı. 20-25 üniversite varken bugün sayıları yüzün üzerinde ve mezunlarının çoğu bütün umutlarını devlete bağlamış durumda.

Gelinen acı noktayı Sayın Başbakanımız itiraf etti: “Devlet olarak ne onlara(öğretmen adayları), ne diğer üniversite mezunlarının hepsine iş bulmamız mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde de her üniversite mezununa devlet iş vermiyor.

Başbakan haklı, ancak haklı olması sorunu çözmüyor.

***

İyi niyetle (?) çıkardığımız 12 yıllık zorunlu eğitim dayatması ile çocukları, adına okul dediğimiz ve hiçbir mesleki beceri ve alt yapı kazandıramayan hapishanelere kapattık.

Pek çoklarımızın beğenmediği sınıf öğretmenleri Türkiye’nin en yoksul ve yoksun mahallerinde en ilgisiz velilerin çocuklarına dahi okuma-yazma ve temel matematik becerilerini kazandırabilirken; ne oluyorsa ondan sonra oluyor.

Ortaokul ve liselerimiz felaket ve vurun abalıya misali ilk suçu öğretmenlerde arıyoruz. Halbuki öğretmenler bu durumun müsebbibi değil daha çok mağduru.

Tüm çocuklara aynı seviyedelermiş muamelesi yaptığımız için de pek çoğu, farklı nedenlerle bu yükü kaldıramıyor. Yetenek ve becerilerine göre yönlendirme yapmadan sadece sınıf geçiriyoruz, geçirdiğimiz içinde seviye sürekli düşüyor.

Milliyet’teki bir habere göre zorunlu eğitim çağında olan ama açıktan okuyan 1.3 milyon civarında çocuk varmış. Ve yılların Eğitimci yazarı Abbas Güçlü de buna feveran ediyor. Sayın Güçlü de okullardaki sorunları en az bizim kadar biliyor ama eğitim fetişçiliğinden kendini kurtaramıyor.

Halbuki bugün orta ve liselerde o sıralarda oturmak yerine daha basit bir eğitim ya da mesleki eğitime yönlendirilmesi gereken milyonlarca çocuk var. Ve biz bu çocukları o sıralara mahkum ederek iyilik yapmıyoruz. Sadece o çocuklara kötülük yapsak, yine iyi! Onlarla beraber akademik eğitim alabilecek potansiyele sahip çocuklara da zarar veriyoruz.

Nitelikli okullar ve ekonomik düzeyi yüksek velilerin çocuklarının gittikleri okullarda sorunlar zaten az ve var olan problemler de diğer okulların yanında bir hiç.

Zaten anne ve babanın yeterince ilgilen(e)mediği, ekonomik durumun düşük olduğu çevrelerdeki okullarda imkan verildiği takdirde başarılı olabilecek binlerce çocuk eğitim fetişizmimiz yüzünden kaybolup gidiyor. Burada imkandan kastım maddi şartlar değil, öyle olsa idi TEOG sınavlarında dağda çobanlık yapan çocuklardan birinci çıkmazdı.

***

Bütün mesele bu tür çocukları aşağı çeken sistemi yıkmak ve diğerlerine de meslek kazandırabilecek bir sistem kurmak!

Sayın Güçlü ve Güçlü gibi düşünenler kusura bakmasın ama tüm çocuklar sıralarda oturacak diye bu tip çocukların hayatlarının harcanmasına kimsenin hakkı olmamalı. Hem diğer çocukların da başarılı olabilecekleri birçok alan varken bu alanlara yönlendirmek yerine üstesinden gelemeyecekleri işlerle uğraştırmak reva mı? Eğitime biraz da bu yönü ile baksak!

Eğitim fetişçiliği yapacağız derken şu çocuklara yazık etmesek!

Karar Gazetesi, 22.11.2017

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et