15 Temmuz darbe teşebbüsü ve teşebbüsün aktörü FETÖ’nün var oluş biçimi ve faaliyetleri toplumda büyük tahribata yol açtı. Tahribatın boyutlarını dahi tam olarak tespit etmek zor. Belki de bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
FETÖ çok yüzlü bir örgüt. Terörist yüzünü öne çıkarmamız 15 Temmuz terörüne vurgu yapmak ve örgütün şiddet -hem de sınırsız şiddet- kullanma potansiyeline dikkat çekmek açısından gerekli ve yararlı. Ancak, işi sadece teröre indirgersek FETÖ probleminin gerçek boyutlarını kavramada başarısız kalabilir ve onunla olması gerektiği gibi mücadele etmede hatalara düşebiliriz.
FETÖ yakın zamana kadar bir cemaat olarak görülmekteydi ama aynı zamanda bir istihbarat örgütü olarak işlemekteydi. Fetullah Gülen, anlaşılan, istihbarat zihniyeti ve faaliyetleri içine yetişmiş. Çok da haksız olmayacak şekilde modern devletin istihbarat merkezli olduğunu ve zamanımızda güç toplamanın en iyi yolunun istihbarat toplamaktan geçtiğini anlamış. MİT, Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat gibi formel istihbarat kurumlarını neredeyse tümüyle ele geçirmenin yanında cemaat mensuplarını da birer istihbarat elemanı gibi kullanmış.
Bu çok kötü bir durum. Benzerini faşist ve komünist totaliter sistemlerde görebiliriz. İstihbaratın toplumsallaştırılması ve toplumun adeta bir istihbarat toplumuna dönüştürülmesi… Tek kelimeyle iğrenç bir durum. FETÖ’nün gerçek yüzünü bizim gibi özel istihbarat bilgilerine sahip olmayan insanlar ancak 2010’dan sonra, o da yavaş yavaş görmeye başladı. O zamana kadar birçok kimse birçok Fetullahçıyla muhatap olmuştur. Şimdi düşünüyorum. Konuştuğumuz kişiler konuştuğumuz kişiler miydi? İsimleri gerçek isimleri miydi? Konuştuğumuzda ceplerinde teyp var mıydı? Hakkımızda rapor hazırlayıp onları örgütün bilgi havuzuna gönderiyorlar mıydı?
İstihbaratçıların çeşitli avantajları var ve FETÖ’nün bunları sonuna kadar kullandığı anlaşılıyor. Bir kere istihbaratçılar geride iz bırakmazlar. Operasyonlarından sonra arkada kalan izleri süpürürler. FETÖ ve operasyonları hakkında bilgi toplamanın bu kadar zor olmasının bir sebebi bu. İkincisi, istihbarat örgütleri kişi, grup ve kuruluşları kolayca manipüle edebilirler. Her renge ve her şekle bürünebilirler. Nerede bulunurlarsa bukalemun gibi oranın rengini alırlar. Bu, sıradan insanların onları teşhis etmesini engeller ve onlar için av gelmelerine sebep olur. Üçüncüsü istihbaratçılık yöntem ve imkânlarıyla medya, siyasi partiler vs. kolayca manipüle edilebilir. Özellikle medya organları nokta operasyonlar için kullanılabilir. Bu da FETÖ tarafından yapıldı.
Artık biliyoruz ki FETÖ en azından otuz sene önce istihbarat faaliyetlerine başladı. Klasik istihbarat kurumları ve faaliyetleri yanında bakanlık, müsteşarlık, genel müdürlük gibi yerlerdeki varlığında da istihbaratı merkeze oturttu. Bunu da iletişimi, personel dairesini, üst yönetimin sekretarya hizmetlerini ve teftiş kurullarını ele geçirerek yaptı. Böylece, toplumsal tabanı çok zayıf, toplumda ciddî bir karşılığı bulunmayan bir kadro hareketi olarak devlet içinde -bir dönemin CHP’si hariç- hiçbir partinin ulaşamayacağı bir güç kazandı.
Bu güç onu hem mağrurluğa hem de kaybedeceğini hayal bile etmediği, etmiş olsaydı girmeyeceği kavgalara itti. FETÖ gizli kaldığı sürece çok avantaja sahipti. Ancak, deşifre oldukça avantajları kaybolmaya, gücü kırılmaya başladı. Tam bir kırılma olmadan son bir hamle yaparak 15 Temmuz’da ya tüm iktidarı ele geçirmeyi ya da B planı olarak iktidarın hiç kimseye ait olmamasını -yani ülkeyi iktidarsızlaştırmayı- hedefleyen bir teşebbüse girişti. Bereket versin sonuç kendisi için hüsran oldu. Ancak, hayale kapılmayalım ve gevşemeyelim, FETÖ’nün kurumsal yapısının da zihniyetinin de temizlenmesi uzun ve zorlu bir mücadeleyi gerektiriyor.