Rahmetov Karakteri Üzerinden Akılcılıktan Dogmatizme Geçiş
Giriş: Bir Devrimci Arketipinin Doğuşu
Nikolay Çernişevski’nin 1863’te yayımladığı ve Rus düşünce tarihinde Tolstoy’dan Lenin’e kadar derin izler bırakan Nasıl Yapmalı? adlı romanı, sadece bir edebî eser değil, aynı zamanda bir siyasal manifestodur. Romanın en dikkat çekici figürü olan Rahmetov, “yeni insanlar” arasında dahi “özel bir insan” olarak tanımlanan, adanmışlığın ve devrimci iradenin somutlaşmış bir timsalidir. Edebî bir karakter olmanın ötesinde, Rus devrimci hareketleri için bir rol model olarak yüceltilen Rahmetov, siyaset bilimi ve psikoloji perspektifinden incelendiğinde, ideolojik bağlılığın bireyin bilgi edinme süreçlerini ve rasyonel karar alma mekanizmalarını nasıl şekillendirdiğine dair çarpıcı bir vaka analizi sunar. Bu metin, Rahmetov’un karakterini bu iki disiplinin merceğinden inceleyerek, onun portresinin modern siyasal davranışları anlamak için ne gibi dersler sunduğunu ve “Nasıl Yapmalı?” sorusuna karşın neden bir “Nasıl Yapmamalı?” uyarısı olarak da okunabileceğini analiz etmektedir.
- Rasyonel Sorgulamadan Önce Gelen İdeolojik Tutku: Duygusal Zemin ve Katalizör
Rahmetov’un siyasal kimliğinin inşası, sistematik bir bilgi birikimiyle değil, yoğun bir duygusal ve ahlâkî hazırlık süreciyle başlar. Bu durum, siyasal radikalleşmenin psikolojik temellerini anlamak için kilit bir noktadır.
- Duygusal Hazırlık: Rahmetov, Petersburg’a geldiğinde henüz ideolojik bir çerçeveye sahip değildir. Ancak babasının despotizmi, annesinin kırılganlığı ve tanık olduğu toplumsal adaletsizlikler, onda bir “düşünceler yumağı” ve çözülmeyi bekleyen bir duygusal gerilim yaratmıştır. Bu durum, siyaset psikolojisinde, motivasyonların ve duygusal yönelimlerin bilişsel süreçleri nasıl şekillendirdiğini açıklayan güdülenmiş akıl yürütme (motivated reasoning) kuramlarıyla uyumludur; birey, mantıksal bir analizden önce duygusal olarak yatkın olduğu sonuçlara yönelir (Kunda, 1990).
- İdeolojik Katalizör: Kirsanov ile tanışması, bu birikmiş potansiyeli kinetik enerjiye dönüştüren bir katalizör işlevi görür. Rahmetov’un, Kirsanov’un her sözünü susuz kalmış bir insan gibi yutması, eleştirel bir sorgulamadan ziyade, mevcut duygusal arayışına bir yanıt ve ahlâkî bir tatmin bulduğunu gösterir. Bu, kararlı bir siyasî eyleme geçiş için gerekli olan psikolojik eşiği aştığı andır.
- Ahlâkî Rigorizm (Katılık): Bu tutkulu bağlılık, kendiliğinden bir rigorizm doğurur. Rahmetov, “insanlık için istediği güzel hayatı” önce kendi nefsinde ispatlama zorunluluğu hisseder. Bu, eylemlerini meşrulaştıran ve onu kişisel zaaflardan arındıracak olan katı bir ahlâkî koddur. Bu ahlâkî kesinlik, henüz kapsamlı bir bilgi edinme sürecinden önce gelir ve ilerideki entelektüel tercihlerinin tamamını belirleyecektir.
- Doğrulama Yanlılığı ve Seçici Bilgi Edinimi: Kapalı Bir Bilişsel Döngü
Rahmetov, ideolojik çerçevesini belirledikten sonra, bu inancı destekleyecek ve sistematize edecek bir bilgi edinme sürecine girer. Bu süreç, bir keşif yolculuğu değil, mevcut bir inancı rasyonelleştirme ve pekiştirme eylemidir.
- Tek Yönlü ve Yoğun Bilgi Yüklemesi: Kirsanov’dan aldığı kitap listesiyle üç gün üç gece aralıksız okuması, bilginin bir sorgulama aracı değil, bir an önce edinilmesi gereken bir mühimmat olarak görüldüğünü kanıtlar. Bu aşırı adanmışlık, altı aylık yoğun bir okuma periyoduyla devam eder ve ideolojik çekirdeği sağlam bir zırhla kaplama amacını taşır.
- “Temel Yapıtlar” Prensibi ve Bilişsel Filtreleme: Altı ayın sonunda Rahmetov, okuma alışkanlığını katı bir kurala bağlar: Sadece “sayısı pek az olan kendi temel yapıtlarını” okuyacaktır. Diğer yüzlerce eseri, temel fikirlerin “gevelenmiş ve iğdiş edilmiş” bir tekrarı olarak görerek reddeder. Bu yaklaşım, psikolojide “doğrulama yanlılığı” (confirmation bias) olarak bilinen, bireylerin mevcut inançlarını destekleyen bilgileri arama, yorumlama ve hatırlama eğiliminin kusursuz bir örneğidir (Wason, 1960). Rahmetov, mevcut inanç sistemini tehdit edebilecek çelişkili veya karmaşık bilgilerden kaçınarak, zihinsel rahatsızlık yaratan durumları en aza indirme amacı güder. Bu davranış, Leon Festinger’in bilişsel çelişki (cognitive dissonance) teorisiyle açıklanabilir; birey, çelişkili düşünce veya bilgilerle karşılaştığında ortaya çıkan psikolojik gerilimi azaltmak için inançlarına daha sıkı sarılır veya çelişkili bilgiyi reddeder (Festinger, 1957).
- Düşünce Özgürlüğünün Reddi: Gogol dışındaki Rus yazınını veya ekonomi politikteki temel birkaç isim dışındaki düşünürleri gereksiz görmesi, entelektüel çeşitliliği ve eleştirel düşünceyi reddeden kapalı bir zihinsel sistem inşa ettiğini gösterir. Düşünce özgürlüğü, yalnızca dışsal baskılardan değil, aynı zamanda bireyin kendi rızasıyla kendini hapsettiği entelektüel yankı odalarından da azade olmayı gerektirir. Rahmetov, bu ilkeyi eylem uğruna feda eder.
- Akılcı Egoizm ve Rigorizm Paradoksu: Araçların Amacı Yutan Mantığı
Romanın felsefî temelini oluşturan ve “yeni insanlar” tarafından savunulan “akılcı bencillik” (rational egoism) kuramı, Rahmetov’un karakterinde paradoksal bir biçimde uygulanır.
- Akılcı Bencillik Kuramı: Bu teoriye göre, en yüce fedakârlıklar dâhil tüm insan eylemleri, temelinde kişisel çıkar ve tatmin arayışı barındırır.
- Rigorist Uygulama: Rahmetov, bu kuramı benimser ancak “çıkarı” en uç noktaya taşır: Ona göre en yüksek kişisel çıkar, “genel olarak insanlar için istenen” ideali gerçekleştirmek adına tüm kişisel zevk ve konforu feda etmektir. Şarap içmemesi, kadınlardan uzak durması, dinlenmeyi gereksiz görmesi ve hatta acıya dayanıklılığını artırmak için çivili yatakta yatması, bu akılcılığın asketizme varan acımasız bir yorumudur.
- Anti-Hümanist Rasyonalite: Buradaki temel çelişki şudur: Rahmetov’un akılcılığı, insanlık için daha iyi bir hayat kurma amacına hizmet ederken, bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlar (aşırı disiplin, zevkten feragat, duygusal yoksunluk), kurtarılmak istenen hayatın insanî zenginliklerini ve deneyimsel çeşitliliğini yok sayar. Bu durum, kurtuluş adına hayatın kendisini feda eden, mantıksal olarak tutarlı ancak pratik anlamda anti-hümanist bir rasyonalite tuzağına işaret eder. Bu, aydınlanma aklının kendi karşıtına, yani mitsel bir tahakküme dönüşebileceğini öne süren eleştirel teorinin temel argümanlarından biridir (Horkheimer & Adorno, 2014).
- Kantçı Aydınlanma Perspektifi: Kazanılan Özerklik ve Kendi Kendine Dayatılan Dogmatizm
Immanuel Kant’ın 1784’te yayımladığı “Aydınlanma Nedir?” başlıklı makalesi, Rahmetov’un entelektüel yolculuğunu analiz etmek için güçlü bir felsefî çerçeve sunar.
- Aydınlanmacı Özerklik: Kant, aydınlanmayı “insanın kendi suçuyla düşmüş olduğu ergin olmayış durumundan kurtulması” olarak tanımlar ve bunun için “aklını kullanma cesareti” (Sapere aude!) göstermesi gerektiğini belirtir (Kant, 2022). Rahmetov, babasının despotizmi gibi dışsal otoritelerden kurtulup kendi aklını kullanma cesareti göstermesiyle Kantçı özerklik (otonomi) idealinin bir örneğidir. O, vasilikten çıkmış, iradesini kendi ahlâkî yasasına tabi kılmış aydınlanmış bir birey portresi çizer.
- Rasyonel Dogmaya Geçiş: Ancak Kant’a göre aklın kullanımı sürekli ve kamusal olmalıdır. Rahmetov’un bilgi edinme sürecini altı ay gibi bir sürede tamamlanmış kabul edip kendini yalnızca “temel yapıtlar” ile sınırlaması, aydınlanmanın sürekli sorgulama ruhunu zedeler. Aklını kullanarak ulaştığı devrimci sonucu, artık sorgulanamaz bir dogmaya dönüştürür. Bu, ironik bir şekilde, Kant’ın tanımıyla “kendi suçuyla düştüğü yeni bir ergin olmayış durumudur.” Kişi, aklını kullanarak bir sonuca varır, ancak o sonucu mutlaklaştırarak kendi entelektüel gelişimini ve özgürlüğünü kısıtlar.
Sonuç: Eylem Adamının Uyarısı
Rahmetov, Çernişevski’nin “kusursuz insan” ve “devrimci aksiyon adamı” idealini temsil eder. O, amacı uğruna her türlü kişisel zaafı ve entelektüel şüpheyi feda eden, sarsılmaz bir iradenin simgesidir. Ancak siyaset psikolojisi ve felsefesi açısından bakıldığında, onun yöntemi ciddi sorunlar barındırır:
- Psikolojik Açıdan: İdeolojiye duygusal olarak kilitlenmesi ve ardından yalnızca doğrulayıcı bilgilerle kendini beslemesi (Festinger, 1957; Kunda, 1990), onu eleştirel düşünceye ve alternatif perspektiflere kapatır. Bu, siyasal kutuplaşmanın ve fanatizmin temel mekanizmalarından biridir.
- Felsefî Açıdan: Aydınlanmacı özerkliği (Kant, 2022) kendi yarattığı bir dogmatizmle sınırlaması ve insanlık adına insanî olanı feda eden rigorist ahlâkı, araçların amacı yutabileceği tehlikesini gözler önüne serer (Horkheimer & Adorno, 2014).
Bu nedenle, Çernişevski’nin “Nasıl Yapmalı?” sorusuna karşılık Rahmetov’un portresi, siyasal adanmışlığın potansiyel tuzaklarına dair bir uyarı niteliği taşıyarak, adeta bir “Nasıl Yapmamalı?” dersi sunar. O, hedefe kilitlenmiş ve bu yolda ilerlemek için gerekli gördüğü her şeyi feda etmeye hazır olan kesin inançlı, dogmatik ve ürkütücü bir siyasal aktör arketipidir. Bu yönü ile sonraki yıllarda Türkiye’de de ortaya çıkan, sol düşüncenin şiddet ile kurduğu ontolojik bağı görünür kılan kişi prototipini oluşturmuştur.
Kaynaklar
Çernişevski, N. G. (1999 [1864]). Nasıl Yapmalı? Oda Yayınları.
Festinger, L. (1957). A theory of cognitive dissonance. Stanford University Press.
Horkheimer, M., & Adorno, T. W. (2014). Aydınlanmanın Diyalektiği: Felsefi Fragmanlar. Kabalcı yayınları.
Kant, I. (2022 [1784]). Politik Yazılar-Aydınlanma Nedir? Dipnot Yayınları.
Kunda, Z. (1990). The case for motivated reasoning. Psychological Bulletin, 108(3), 480–498.
Wason, P. C. (1960). On the failure to eliminate hypotheses in a conceptual task. Quarterly Journal of Experimental Psychology, 12(3), 129–140.

