İnsanlar zamanla hayatlarını idame ettirebilmek için gerekli olan ihtiyaçlarını kendileri gidermektense belirli bir alanda profesyonelleşmeye başlamışlardır. Örneğin barınma ihtiyacınız için gereken evi kendiniz yapar, ekmeğinizi kendiniz pişirir, domatesinizi tarlada kendiniz yetiştirirken zamanla herkes en iyi olduğu alan üzerine doğal bir süreçle yoğunlaşmış ve bu yoğunlaşma da profesyonelleşmeye yol açmıştır. Profesyonelleşme ile bütün ihtiyaçlarınızı piyasa ekonomisi sayesinde bakkalınızdan-marketinizden karşılayabiliyorsunuz. Bu da geniş kitleleri en sadık dostu veya en azılı düşmanı olabilecek bir olgu ile tanıştırır: Boş zaman.
Modern insanın boş zamana karşı verdiği reaksiyon çok çeşitlidir. Kimisi reel, short kaydırarak anlık dopamin ile ihtiyacını giderir, kimisi belirli bir konu üzerinde uzmanlaşır, kimisi ise dipsiz bir kuyu gibi hiç bitmeyecek ve belki de hiçbir zaman tamamlanamayacak büyük projeler/hedefler üzerine çalışır. Tanrısal bir perspektiften baktığımızda sözlük yazmak, kuantum mekaniği üzerine çalışmak veya video oyunu oynamak arasında hiçbir fark yoktur, bunlara verilen değeri insan atfeder ve değer de subjektiftir. Ama konumuz esasen bu değildir. Fikrimce asıl yoğunlaşılması gereken konu bu 3 kategoriye ayrılan boş zaman aktivitelerinin insanda nasıl bir etkisi olduğudur.
Öncelikle, insan boş vaktini üretken bir şekilde değerlendiremezse çoğunlukla psikolojik problemler yaşar, çünkü canı sıkılır. Psikolojik rahatsızlıkların azımsanmayacak bir çoğunluğunun temel nedenleri arasında yapılması gereken şeyleri ertelemek ve anlık çok çabuk tüketilebilecek, kolay ulaşılabilen dopamine kendini maruz bırakmak yatar. Örneğin abur cubur yemek, alışveriş yapmak, uyuşturucu kullanmak, sosyal medyada vakit geçirmek ve/veya porno izlemek. Bu örneklerde saydığım eylemler insanın dopamin reseptörlerini sağlıksız bir şekilde anlık yükseltir ve insanın dopamin tarafından uyarılma eşiğini düşürür (Raheemullah, A. 2022). Bu aktivitelerden hemen sonra ise sağlıksız dopamin nedeniyle hızlı bir düşüş ve insanda bir tükenmişlik hissi gözlemlenir. Canı sıkılan insan bu gibi kolayca erişebileceği, anlık haz yaratan yollar ile kendini tatmin eder ve hüsrana uğrar. 1. kategori olarak niteleyebileceğim bu kendini tatmin etme durumu, güç ve tatmin sürecinden uzak kalmış insanda anlık bir şeyler başarma hissine neden olur (Kaczynski, T. J. 1995). Örneğin bir video oyununu çok başarılı bir şekilde oynamak gibi.
2. kategori modern insanın kendine orta vadeli hedefler koyduğu ve bu hedeflerin elde edilmesinden kaynaklanan sağlıklı tatmin duygusudur. Bu en ideal olan yoldur, fakat elde edilmesi de bir o kadar zordur. Özellikle 9-5 ofis işlerinde çalışan modern insanın gündelik hayatı içerisinde bu tatmini elde etmesi hiç kolay değildir. Çünkü bu tatmini elde etmesini gerektiren varoluşsal bir gereksinim ile karşı karşıya değildir. Her gün belirli bir saatte kalkıp, ofise gidip, evrak işleriyle uğraşmak insanın yemek, barınmak, güvenlik gibi varoluşsal ihtiyaçlarını karşılaması için yeterlidir. Fakat ilkel insan için durum tam tersiydi.
İlkel insan modern insana göre günlük hayatında pek çok varoluşsal tehdit ile karşılaştığından dolayı bu tehditleri alt edebilmesi ile tatmin duygusunu yaşamaktaydı. Örneğin, yağmurdan korunmak için inşa edebileceği bir baraka veya aç kalmamak için avlayacağı bir hayvan ilkel insanın gündelik hayatında tatmin duygusuna
ulaşabilmesi için yeterliydi. Modern insanın ise tatmin duygusu yaşaması için anlık, sağlıksız dopaminden uzaklaşıp bir şey üzerine yoğunlaşarak ekstra bir çaba sarf etmesi gerekir. Bu ise pek çok zaman tükenmişlik hissi ve bunun yol açtığı iradesizlik sebebiyle oldukça zordur. Bu durumun devam etmesi de nihai olarak antidepresan gibi insanı hissizleştiren ilaç kullanımı ile sonlanır. Mental sağlığını koruyabilenler ise bu tatmin duygusunu bir nevi yatıştırıcı işlevi gören hobilerde bulurlar. Kimisi spor salonuna gider, dağcılık yapar, kimisi ise ahşap oymacılığı ile uğraşır. Çünkü bu hobiler olmadan insanın aklını yitirmesi an meselesidir.
3. kategoride ise insan hiçbir zaman ulaşamayacağı tatmin duygusuna erişebilmek için gerçekçi olmayan hedeflerin peşinde kendini hırpalar. İlk bakışta bireyi görece anlamlı bir hedef uğrunda sürekli çalışmaya teşvik ettiği için yararlı gibi görünse de, çalışılan hedef uğrunda ödülden mahrum kalındığı için insanda bir tatmin duygusundansa hayal kırıklığı ve demotivasyona sebep olur. Çünkü insan beyni evrimsel olarak hayatta kalabilmek için gerçekleştirdiği eylemler sonucunda hızlı ödül görmeye alışkındır. Uzun vadeli hedefe ulaşabilmek için gereken sabrı gösterebilse bile hedef seçimi yanlış olduğu için çabaları hayal kırıklığı ve stres ile sonuçlanır. Bazen ise büyük hedefe ulaşamamasına rağmen, büyük hedefler için sarf ettiği çaba sayesinde daha küçük hedeflere ulaşabilir ve eğer yapabilirse, bu küçük başarılarla mutlu olur. Bu hedefi multi milyoner olmak, dipsiz bir sözlük yazarı olmak, American Dream’i yaşamak veya insanın partneri tarafından tamamlanmışlık duygusuna erişmek olarak da görebilirsiniz. Hepsinin ortak noktası da gerçeklikten uzak olmalarıdır.
Boş zamanın insanda depresyon ve benzeri bir dizi psikolojik rahatsızlığa mı yol açacağı, yoksa kişiyi daha üretken ve hayattan keyif alan mutlu bir duruma mı getireceği insanın boş zamanı nasıl değerlendirdiğine bağlıdır. İnsan doğası gereği boş zamana alışkın olmadığı için boş vaktinde sıkılmaya meyillidir. Can sıkıntısından kurtuluş yolu ise hayatın verdiği malzemeler ile elinden gelenin en iyisini yapmaktır. Unutulmamalıdır ki mutlu bir hayat üretken çalışma ile mümkündür.
Kaynakça
Kaczynski, T. J. (1995). Industrial society and its future. Washington Post.
Raheemullah, A. (2022). Dopamine Nation: Finding Balance in the Age of Indulgence by Anna Lembke, New York: Dutton, 2021. Cambridge Quarterly of Healthcare Ethics, 31, 573 – 574.


